Geçenlere bir arkadaşımla sohbet ederken “abi” dedi “hani eskiler ışık doğudan gelir demişler ya onun gibi medeniyet de doğudan geliyor” diye ekledi. Doğru söylüyordu kardeşim. Ve zaten “ışık” derken “medeniyet” ile anlatılmak isteneni de içine alarak söylemişlerdi bunu. “Doğru diyorsun kardeşim” dedim ona ve muhabbet uzadı bir zaman. Konuşmanın içinde –ben mi söyledim o mu söyledi hatırlamıyorum- şöyle bir cümle de geçti “Edep de doğudan geliyor”

Şunu kabul edelim ki insanlık bizim yaşadığımız bu zamanda can çekişiyor. Merhameti, vicdanı, adaleti, masumiyeti ve edebi ahlakı öldürüyor. Ne yanımıza baksak yerlerde sürünen bir insanlık görüyoruz. Ahlaksızlık moda olmuş ve buna direnen yerlere de bir şekilde girmeye ve bu zehri bir şekilde damarımıza zerk etmeye çalışıyorlar. Adamlar ailesiz, töresiz ve cinsiyetsiz bir dünya kurmak istiyorlar ve bunun için de ellerinden gelen her ne varsa yapmak için gayret ediyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla da dünyada bu ahlaksızlığa ses çıkaran ya da çıkarabilen tek millet halen dahi biziz. Bu aslında şu da demek; dünyada hala ahlaklı kalabilmiş tek millet de biziz.

Daha önce aileye nasıl ve neden saldırdıklarını söylemiştim. Ve şöyle demiştim:

“Neler yapıyorlar, nasıl zararlar veriyorlar bunların hepsini anlatacak değilim ve niyetlensem de ne sayfa ne kelam yetmez. Ama birinden bahsedeyim. Asıl saldırdıkları ve asıl bozmaya çalıştıkları şey birkaç asırdır ailelerimiz. İlk hamleyi aile denen mukaddesimizi dünyevileştirip yalnızlaştırmakla yaptılar. Çekirdek ile diye bir şey soktular lügatimize. Oysa biz bütün bir ferdiyle geniş ve hakikatli bir aile olmayı bilmiş ve bununla medeniyet kurmuştuk. Sonra o çekirdeğin içinden de yemişi çıkarmak istediler. Anneyi evden çıkmaya razı ettiler. Ya da mecbur ettiler demeliyim. Ve şöyle bir cümleyi hatırlıyorum; “Haçlıların asıl galibiyeti anneyi evden çıkarmakla oldu…”

Şimdiyse kökten tohumu bozmak istiyorlar. Mecburen bir işle iştigal etmeye mecbur olan anne babasını mesai saatlerinin içinde göremeyen çocuk kim bilir kimin ya da kimlerin ellerinde ve hangi kalıplara girmeye zorlanıyor? Değişiyor ve değiştiriliyor.

Biz bu meselde kaybedersek sadece kaybetmiş olmayacağız, kaybolmuş da olacağız…

Şimdi ise bir adım daha ileri gidiyorlar, çocuklar da dahil olmak üzere cinsiyetsiz ve ahlaksız bir dünya kurmaya çalışıyorlar. Ve onların karşısında durup da insanlığı kurtaracak olanlar yine biziz sanıyorum.