ABD’nin el bebek gül bebek büyüttüğü bu oğlu aynı zamanda NATO’nun gizli ordularından birinin komutanı ve Siyonizmin en büyük, en iyi tasarlanmış silahıydı ve biz bunu öldürdük; 40 yıllık ümitlerini 4 saatte yıktık, ençok güvendikleri silahlarının iğnesini kırdık.
En sinsi planı bozulan, en iyi silahı kullanılamaz hale gelen, en iyi yetiştiği evladını kaybeden Emperyalizm/Siyonizim şimdi cinnet geçiriyor.
Şeytanın yer yüzündeki temsilcisi olan “Üst Akıl” dediğimiz tek hücreli beyin [Tek hücreli diyorum çünkü yaptığı plan/hesaba Allah’ın hesabını katmayan her beyin tek hücrelidir] intikam almak ve hedefine ulaşmak için her taraftan tüm güçleri/maşaları ile bize vahşice saldırıyor.
Bu coğrafyayı kana bulayan başta DAEŞ, PKK, FETÖ, Şİİ MİLİSLER olmak üzere tüm terör örgütleri bu “Üst Akıl” adına vekalet savaşı yürüten fitne güçleridir; hepsinin kumanda merkezi aynıdır, hepsi aynı zurnanın farklı ses çıkaran delikleridir.
Hepsinin silahları da üniformaları da aynı fabrikadan çıkmakta ve hepsinin giderleri aynı bütçeden ödenmektedir. Tümünün hedefi ve görevi de aynıdır;
İslam ümmetinin vahdetini parçalamak, Müslümanları ırk ve mezheplere göre ayırıp çatıştırmak, zayıflatmak, insan kaynağını ve yer altı kaynaklarını Emperyalizmin sömürüsüne sunmaktır.
Ve dahi…
Emperyalizm/Siyonizim DAEŞ ve Boko Haram gibi vahşi saldırılar yapan örgütler ve FETÖ gibi içi boşaltılmış “ILIMLI İSLAM” savunucusu örgütler kurararak başta Müslümanları sonra da insanlığı bu ikisi arasında tercihe zorlar; Şiddete tapan taraftan olursan seni bombalarla yok eder, sözde şiddete karşı olmak adına FETÖ’den yana olursan zaten kölesi olursunseni istediği gibi kullanır işi bitince yok eder.
İki yıldır tüm bu örgütlerin muhtelif kılıklı uzantılarının sayın Erdoğan’a “Diktatör” demesi, PKK’nin Çukur Savaşı ile oluşturmak istediği kaos ortamı ve DAEŞ ve PKK’nin FETÖ algı operasyonuna parelel olarak yaptığı tüm saldırılar 15 Temmuz işgal girişimine zemin hazırlama faaliyetiydi.
Dün Pkk’nin Elazığ, Ankara, Diyarbekir, Van, Mardin ve diğer yerlerde yaptığı vahşi katliamlar ile DAEŞ’in Diyarbekir, Ankara, İstanbul ve Gaziantep’te yaptığı saldırılar ve 15 Temmuz’da Fetö’nün yaptığı saldırılar aynı amaca ve aynı hedefe hizmet etmektedir.
Üst Akıl denilen ABD/İsrail/İngiltere/NATO gladyosu ümmetin son kalesi olan Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleyip kurtarıcı rolü ile işgal etmeyi kafasına koymuş ve bunun için elinden geleni yapmaktadır.
Türkiye, İslam ümmeti ve dünya mazlumları için son esenlik yurdu, son kale ve son huzur beldesidir. Recep Tayyip Erdoğan da bu beldenin etrafını sarmayalan surların adıdır.
Şeytan, surları yıkmadan beldeyi teslim alamayacağını iyi bilmektedir o sebeple onu gözden düşürmek ve itibarsızlaştırmak için neredeyse boşanma davalarını da onun şahsına bağlamaya çalışmaktadır.
Bu şer ittifakının 40 yıl gergef gergef dokuduğu ve bizi bölüp, birbirimize kırmak istediği fitne planından; 15 Temmuz gecesi 4 saat içinde, belki de 40 yıl uğraş ile elde edebileceğimiz birliği bize nasip eden kudreti sonsuz Allah’ın kulları olarak, bizler de bu planların bu amacın ve bu saldırının farkındayız.
Farkında olduğumuzu ilan etme adına meydanlardayız, ekranlardayız, kürsülerdeyiz, evlerimizde bile nöbetteyiz; yazıyoruz, konuşuyoruz ve uyumuyor direniyoruz/direneceğiz.
İzzetli bir ölümü zilletli bir yaşama tercih ediyoruz, ölümü öldürerek düşmanı ürkütüyoruz.
Herşeyin farkında olan bizler teröre teslim olmayacağız, bu beldeyi işgal ettirmeyecegiz ve bunun için de en başta beldenin surları olan ve feraset sahibi olan kitlelerin oluşturduğu ordunun Başkomutanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yıkmalarına izin vermeyeceğiz inşaallah.
Buradan hanim kardeşlerime diyorum ki; Ey bacım, eğer yarın kucağında bebeğinle yabancı bir ülkede ekmek ararken ayağına çelme takılsın istemiyorsan eşini, oğlunu, babanı cepheye yani meydana sür onlara de ki: ‘Git mukaddesatın için, izzetin, şerefin için ve benim iffetmi korumak için izzetli ölümü seç, zira bize zillet yakışmaz”
DAEŞ’in din süslü fitnesine, PKK’nin ırk süslü fitnesine, FETÖ’nün diyalog süslü fitnesine; kısaca ABD’nin, İngilizin, İsrail’in, NATO’nun tezgahına gelmeyeceğiz. Birbirimize düşmeyeceğiz daha çok kenetleneceğiz; tanklara ve savaş uçaklarına terlikle, levye ile karşı durup onları ürküteceğiz.
Bilge lider Aliya İzzet Begoviç’in “Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar” sözünde olduğu gibi eve biz öleceğiz ama wallahi onlar da kazanmayacak.!
Selam ve dua ile…