İlgi açı, alkış müptelası, fikir bağnazı sanatçı müsveddeleri… Müslüman Türk’ün ruhunu ve an’anesini senelerce ötekileştiren, yaftalayan ucube bir sinema yapılanmasının baş yiyicileri… Tekebbür abideleri, sosyete kabadayıları, naylon entelektüeller… Kendilerini topluma bir lütuf, bir ışık kaynağı gören; varlıklarını cemiyetin aydınlanması için şart bilen hamakat numuneleri… Ahlâkı ahlâksızlık, zirvesi alçaklık, doğrusu eğri olan dev kostümü kuşanmış cüceler…
Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın
Tarafsızlık iddiasıyla ihanet işçiliğine soyunan gazeteci çakmaları… Halkı galeyana teşvik eden televizyon kuklaları… Darbeyi, katliamı, müstemlekeciliği dayatan popüler şarlatanlar… Yaptığı tüm kötülükleri, cemî ahlaksızlıkları, bütün haysiyetsizlikleri Atatürkçülük edebiyatıyla örtmeye çalışan meşhur sahtekârlar… Ahmak yerine konulmaktan haz duyan hırçın kalabalıkları azdırıp kenara çekilmekten başka bir işi olmayan sinsi provokatörler… Kötülemekten, aşağılamaktan, itelemekten başka etrafındakilerle ilişki kuramayan sözde okumuşlar…
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın
Demokrasi ve cumhuriyet duvarlarıyla koruduğu kalesini DHKP-C’li, PKK’lı, FETÖ’cü şerefsizlerle dolduran diktatör politikacılar… Yalan söylemekten başka bir hamlesi, iftira atmaktan başka bir silahı, asırlık resmî ideolojiden başka sığınacak bir dayanağı olmayan bürokratlar…. Koltuk sahibi olmak, altındaki koltuğu kaybetmemek için Batı’nın kucağına şevkle oturan şahsiyetsiz siyasîler… Kendini Türkiye’nin gerçek sahibi, vesayet nizamının asil yürütücüsü, sömürü pastasının en büyük hissedarı belleyen hadsizler…
Kibre ne sebeb, yoksa vezîrim diye gerçek
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın
Popülaritesini yitirmemek adına dinini, imanını, kıymetlerini, hüviyetini peşkeş çeken lafta dava adamları… Herkese yaranmak için eğilip bükülen kemiksizler… Hakikate taraf olmanın onuruna erişemeyip, tarafsızlığın günübirlik cazibesine aldanan kanaat önderleri…
Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın
Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın
***
Durum böyle… Azıcık izan, vicdan ve aidiyet sahibi bir kimse için ne kadar üzücü ne kadar sinir bozucu değil mi? Durmak bilmiyorlar. Vazgeçmiyorlar. Umudumuzun kırılmasını, pes etmemizi, her yeni kuşakta mantar gibi biten bu tiplere alışmamızı istiyorlar…
Çok beklerler!
Ben de şöyle bitireyim o zaman; cevabı yine Ziya Paşa vasıtasıyla vereyim:
Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın
Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır
Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır