Cevap ver bakalım aykırı dostum: “Yere kendi iradesiyle düştüğünü zanneden taş, kim?”
Spinoza “Havaya atılan taş düşünebilseydi, kendi iradesiyle yere düştüğünü sanırdı” diyor. Elbette bunu cüzi irade/külli irade ayrımından yola çıkarak bir “kader” yazısına dönüştürebilirdim ancak bunu yapmayacağım. (Cüz, küllün bir parçasıysa; cüzden ne kadar bahsedilebilir sorusunu sormadan da geçemeyeceğim.) Havaya atılan taşlar kimler? Şimdilik, geçelim.
Koca koca profesörler ekranlara çıkıyor, yazılar yazıyor ve bize Z kuşağını anlatıyor. Aslında bütün bunlar hep aynı yere hizmet ediyor: Kültür endüstrisi. Modern endüstri de aynı yere hizmet eder: Kapitalizm. Cepleri para görmesin, Z kuşağı ilgi alanı olmaktan çıkacaktır. Bunun şimdilik önemi yok. Önemi olan şu: Bir yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz, yalan olmaktan o kadar uzaklaşacak, doğru olmaya o kadar yaklaşacaktır. Doğru olmayacaktır ama yalan olduğu değil, doğru olduğu düşünülecektir ve insanı içinden çıkılmaz hale getiren paradoks da budur zaten. Nasıl ki barbar, katil, hırsız bazı ülkeler dünya ülkelerini sıralamaya soktu ve kendilerini 1. dünya ülkesi ilan ederken, sömürmek istedikleri ülkeleri 2. dünya ülkesi ilan ettiler ve buna da en çok 3. dünya ülkeleri inandı, kabullendi; bu da tam olarak böyle bir şey. Bizler tarihin bu konuda en savunmasızı insanlarıyız: Topla tüfekle değil sadece, fikirle de savaştayız. Bizi fikren işgal etmek istiyorlar. Var olan neslin elinden nasıl ki geçmişi alındı, sonraki nesillere ideolojiler pompalanarak birbirlerine kırdırıldı, şimdi de sıfırdan bir nesil yaratmak istiyorlar. Z kuşağı nedir? Tarife bakalım. Özgürlük, her istediğini yapması, otoritelere ve kurallara karşı çıkması vb. Klişe 21. yüzyıl argümanları. Siz Z kuşağı tabirini kabullendiğiniz andan itibaren, o kuşak tarifteki gibi olacaktır çünkü siz öyle olmasına seyirci kalacaksınız, onu aksi yönde eğitmeyeceksiniz. O bunları nerden öğrenecek? Teknolojiden. Bu tanımı yapanların yaptığı filmlerden, müziklerden…
K-POP dalgası sardı etrafımızı. K-POP, dinleyicilerinin kutsalı. Bu yazımdan dolayı beden nefret bile edebilirler, o derece. Nedir K-POP. Yeni bir pop müzik türü. Kalitesiz mi? Bilakis, çok kaliteli bir müzik, müziğine göre tabii, yoksa benim tercih ettiğim bir müzik değil. Belli başlı elementlere sahip. Müzisyenleri ilk başta cinsiyetsiz gibi görünüyor. Vücutlarında tüy yok erkeklerin ve kadın elbiseleri giyebiliyorlar, kadınlar da erkek elbiseleri. Niye? “Çünkü neden yapmayayım” savunmasıyla karşılıyorlar bizi. “Z kuşağı her istediğini yapmak ister, özgürlüğüne düşkündür” diye bize tanım sunanlar; bu tanımı savunan Z kuşağına hitap eden müzik gruplarını pazarlıyorlar. Bizde de bir şarkıcı kadın “İstediğinizi yapın, soyunmak istiyorsanız soyunun” demişti hatırlarsanız konserinde. Eğer bilinçli ebeveynler olmazsanız, okullarımızda bilinçli bir eğitim verilmezse; çocuklarımız teknoloji aletlerinden gördükleriyle eğitilmiş olacaklar ve geldikleri noktada size ancak “abi Z kuşağı işte yhaaa” demek kalacak. Benim çevremde o tanıma uymayan onlarca çocuk var çünkü başıboş kalmadılar.
Ve bu çocuklar bunu kabul etmeyecek. Biz kendi fikrimizi, istediğimizi yaşıyoruz diyecekler. Bizi K-POP ya da başka bir yayın etkilemedi, biz Z kuşağıyız, böyleyiz diyecekler. Abin sayılırım, o zaman cevap ver bakalım aykırı dostum: “Yere kendi iradesiyle düştüğünü zanneden taş, kim?”