Yunanistan ile sorunlar, 1828-29 Osmanlı-Rus savaşı sonunda bağımsızlığını almasından itibaren başlamış bulunmaktadır. Bu dönemde Mora yarımadasında küçük bir coğrafya üzerinde yer alan Yunanistan, kuruluşundan hemen sonra Rusya ve batılı büyük devletlerin desteğini de arkasına alarak Girit ve Makedonya’dan İstanbul’a ve Batı Anadolu’dan Kıbrıs’a kadar olan yerleri almak için Osmanlı devleti ile mücadeleye başladı. Yani hedefi, “hayâli Büyük Yunanistan’ı (Megalo İdea)” oluşturmaktı.
Osmanlı devletinin çöküş sürecine rast gelen bu dönemde Yunanistan, 1912 Balkan savaşları ile Selanik ve Kavala’nın da içinde olduğu Edirne’ye kadar olan coğrafyayı, 1913 yılında Girit’i, İkinci Dünya savaşından sonra da Oniki adaları topraklarına katmayı başardı. 1878’de de Kıbrıs’ın İngiltere’ye “geçici kaydıyla kiraya verilmesi” ile de buranın kendisine ilhakı için mücadeleler içine girdi ve Rumları kışkırtmak suretiyle adadaki Türk nüfusunu büyük oranda eriterek bugünkü yapının ortaya çıkmasını sağladı.
Son dönemde Doğu Akdeniz ve Ege adaları özelinde, kıta sahanlığı ile ilgili Yunanistan ile anlaşmazlıklar tekrar nüksetmiş ve iki ülke neredeyse savaş ortamına doğru sürüklenmiş bulunmaktadır. Türkiye, hem Doğu Akdeniz’de ve hem de Ege adalarında kendisini “Anadolu kıyılarına hapseden” Yunan tezine karşı bir taraftan uluslararası hukuku öne çıkararak mücadele verirken, diğer taraftan da gerekirse askeri gücün de kullanılabileceğini seslendirerek kararlılığını göstermektedir.
İşin tuhaf tarafı, Yunanlıların bu haksız taleplerine ve engelleme girişimlerine Fransa’nın önderliğinde bazı ülkelerden oluşan bir devletler bloku da destek vermektedir. Bu oluşumdaki temel amacın da Türkiye’yi kendi içinde hapsetmek, Libya ve Suriye’de gösterdiği başarıları akamete uğratmak ve önünü kesmek düşünceleri olduğu gözlerden kaçmamaktadır. Yani bölgenin enerji kaynaklarına sorunsuz bir şekilde sahip olmak asıl amaçtır.
asır sonlarından itibaren Yunan milliyetçilerinin seslendirdiği ve bugün Yunan devletinin ideolojisi olan “Megalo İdea” düşüncesinden vazgeçilmediği sürece Yunanistan ile sorunların bitmesi mümkün değildir. Yunan Megalo İdeası, İstanbul’u, Batı Anadolu’yu ve Kıbrıs’ı, Büyük Yunanistan’ın bir parçası olarak görmektedir.
Fransa, AB ve diğer ülkelerin destek verdiği Yunanistan ile savaş noktasına gelen durumu yumuşatmak ve çözüme kavuşturmak için Almanya’nın girişimi ile 2016 yılında ara verilen istikşafi görüşmelerin 61.sine İstanbul’da devam kararı verildi.
Tekrar başlayacak olan görüşmelerde konu olarak Yunanistan sadece kıta sahanlığından başka bir sorunun olmadığını ileri sürerken, Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı, statüsü belirsiz adaların durumu, Türkiye’nin hemen yanı başında yer alan bazı adaların Lozan Antlaşması’na aykırı olarak silahlandırılması gibi temel konuların konuşulmasını ve çözümlenmesini seslendirmekte ve beklemektedir. Yani beklentiler farklıdır.
Miçsotakis’in “diplomasinin tekrar başlamasından ve öneminden” bahsetmesine rağmen, şu sebeplerden dolayı istikşafi görülmelerden olumlu kararların çıkması zor görünmektedir:
-Megalo İdea’nın Yunan devlet ideolojisi olması. Yunanistan her ortamı / krizi bu hedeflere yaklaşmak için bir vasıta olarak kullanmaktadır.
– AB, Fransa, Amerika ve Rusya’nın Türkiye’yi uğraştıracak bir argüman olarak Yunanistan’ı görmeleri.
Yani Yunanistan, Türkiye ile kapsamlı çözümde samimi değildir. Her zaman Rusya ve batılı ülkelerin desteğini arkasında gördüğü için kışkırtıcı durumlara devam edecektir. Tek çözüm Türkiye’nin söz konusu devletler ile boy ölçüşecek ekonomik ve askeri güce sahip olmasıdır.