Son yıllarda Doğu’dan Türkiye ve Batı’ya yönelik göçmen akınları her geçen gün daha da artarak devam etmektedir. Genelde iç savaş, yönetimlerin baskıları, açlık ve geçim kaygısı yurtlarını terk ederek bir maceraya atılan insanların gerekçelerini oluşturuyor. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Mart 2021 istatistiklerine göre Türkiye’de 196 ülkeden 5.5 milyon insan bulunmaktadır. Bu oran nüfusun %6-7’sine denk gelen bir orandır ve çok ciddi boyutlardadır.
Batılı ülkeler hariç, dünyanın her yerinden insanlar huzursuzdur ve ızdırap içindedir. Dünyada 300 milyondan fazla insan yakın dönemde göçmen durumuna düşmüştür. Ortada bir dünya savaşı olmadığına göre, toplumların ve devletlerin sosyal/kültürel dengelerini ciddi olarak sarsabilecek tehditler bulunmaktadır. Modern sömürgeci devletlerin aç gözlülüklerinin ve dünyayı yağmalama hırslarının sonuçları göçler, insanların yollarda aç ve susuz olarak perişanlıklarıdır. Türkiye’de en çok görülen Suriyelilerin veya son dönemde sayıları gittikçe artan Afganlıların geliş sebeplerine bakıldığında, ülkelerindeki iç savaş ve kargaşanın yollara düşüş gerekçeleri olduğu görülecektir.
Türkiye, Batı ile Doğu arasında coğrafi bir konumda olması sebebiyle göçlerin ana hedefi olan ülkelerden biridir. Sıkça basına da yansıyan, denizlerde ve yollarda göçmen görüntüleri ve trajedilerinin olması bu yüzdendir. Fakat doğudan gelen göçmenler çeşitli sebeplerle batıya geçemeyince, kaldıkları yer Türkiye olmaktadır. Dünyada insanların göçmen durumuna düşmelerine sebep olan batılı ülkeler, doğudan gelen insanların önüne geçmek için ülkelerinin girişlerine duvarlar çekmektedirler. Yunanistan’ın Türkiye sınırına boydan boya ördüğü duvarın tek gerekçesi doğudan gelen göçmenlere engel olmak içindir. Yunanistan bir AB ülkesidir ve AB’nin tavsiyesi ile bu hattı boydan boya sınırlarına çekmiştir.
Türkiye 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından sonra dışardan gelen göçmen kitleleri ile tanışmıştır. Toplum, gelen göçmenleri ilk zamanlar hoş karşılamış fakat kalış süresinin uzaması, gelen akınların arkasının hiç kesilmemesi ve farklı ülkelerden de bu takviyelerin artması ile zamanla ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Hele Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesi ile bu ülkeden bir milyona yakın insanın hedefinin göçmen olarak Türkiye olacağı haberleri, sosyal medyada tırlar içinde gelen insan görüntüleri toplumda büyük tedirginlikler uyandırmıştır.
Türkiye, son üç asırdır mülteci sıfatıyla Anadolu’ya akın eden insanların hikayeleri ile doludur. Fakat geçmiş tarihlerdeki mülteciler, topraklarını kaybeden Osmanlı devletinin kendi idari birimlerindeki vatandaşlarının akın akın Anadolu’ya gelişi şeklindedir. Şimdi durum böyle değildir. Farklı ülkelerden dili, kültürü birbirine benzemeyen insanların plansız programsız kitleler halinde Türkiye’ye girişleri söz konusudur. Bu durum her devlet için tehlikelidir. Batılı ülkeler de zaten bunun için etraflarına teller ve duvarlar örerek göçmenleri kabul etmemektedirler.
Dünyadaki gidişata bakılırsa göçmen akınlarının her geçen gün daha da artacağı tahmin edilmektedir. Türkiye tek başına bu yükü omuzlayabilecek durumda değildir. Batılı ülkeler ve Amerika dünyada ciddi bir sorun haline gelen göçmen akınlarına yönelik bir önlem almazsa, bu sorun ileride en çok da onların başını ağrıtacaktır. Yani dünya hep beraber göçmen sorununa çare bulmak zorundadır.