En çok eleştirilen konulardan birisi, hocaların sert çehresidir. Öyle ki özellikle geçmiş zamanlarda hocalar, talebelerin onlara korkudan soru soramamasıyla meşhurdur. Şükür ki artık değişen şeyler var. Ciddiyet ve ağırbaşlılıkla, sertliği/gülümsememeyi karıştırıyoruz biz. Ağırbaşlı olmaya çalışırken zalim olan hocalar/eşler/babalar/liderler az değil. Oysa İslam’ın özünde muhabbet yatar. İbadetler dahi muhabbeti temin içindir. Muhabbet yoksa, inanmanın faydası olmayacaktır. Aslolan, kalbin ısınmasıdır. İnsan, korktuğundan kaçar.
Peygamber Efendimiz (sav), “Tebessüm, sadakadır” buyurmuşlar. Nitekim O’nun ve sahabe efendimizin hayatlarına baktığımızda “Tebessüm, sadakadır” hadisini canlı bir şekilde görürüz. İşte tam burada devreye şakalarıyla meşhur Sahabe Nuayman b. Amr giriyor. Hz. Nuayman; İkinci Akabe biatına katıldı, Bedir, Uhud, Hendek olmak üzere bütün gazalara iştirak etti. (TDV) Hz. Nuayman şakalarıyla ve içki içmesiyle tanınırdı. İçki içtiği için sık sık cezalandırılırdı. Bir gün bir Sahabe, içki içtiği için Nuayman’ı kötüleyince Peygamberimiz (sav) “Öyle deme; O, Allah ve Rasulünü seviyor” demişti. Nuayman daha defalarca ceza yiyecek, içkiyi çok sonraları bırakabilecektir.
Resûl-i Ekrem’in vefatından bir yıl önce Hz. Ebû Bekir, Busrâ’ya bir ticaret seferi düzenlemiş, Nuaymân ile Bedir gazisi Süveybıt (Selît) b. Harmele’yi de beraberinde götürmüştü. Nuaymân yemek işlerinden sorumlu olan Süveybıt’tan yiyecek bir şeyler istemiş, o da Ebû Bekir gelmeden yemek veremeyeceğini bildirmişti. Kafile bir yerde konaklayınca Nuaymân rastladığı deve tüccarlarına satılık bir kölesi olduğunu ve onun kendini hür zannetmekten başka bir kusuru bulunmadığını söyleyerek Süveybıt’ı on deve karşılığında sattı. Süveybıt’ı satın alanlar onun itirazlarına aldırmadan kendisini götürdüler. Daha sonra durumu öğrenen Hz. Ebû Bekir tâcirlere paralarını iade ederek Süveybıt’ı kurtardı (Müsned, VI, 316; İbn Mâce, “Edeb”, 24).
Bir başka şakası da şöyledir: Gözlerini kaybeden yaşlı sahâbî Mahreme b. Nevfel mescidin bir köşesinde abdest bozmaya kalkışınca sahâbîler kendisine engel olmuş, Nuaymân onu dışarı çıkaracağını belirterek mescidin bir başka köşesine götürmüş ve burada ihtiyacını görebileceğini söyleyip uzaklaşmıştı. Olup bitenlerden sonra zor durumda kalan sert mizaçlı Mahreme elindeki sopayla Nuaymân’ın kafasını yaracağına ahdetmiş ancak bir süre sonra bunu unutmuştu. Bir gün Nuaymân mescitte oturan Mahreme’ye yaklaşarak kendisine Nuaymân hakkındaki ahdini hatırlattı, kendisini namaz kılmakta olan Halife Osman’ın yanına götürdü ve onun Nuaymân olduğunu söyledi. Mahreme’nin sopayla Hz. Osman’ın başını yarması üzerine Benî Zühre, Nuaymân’dan intikam almaya kalkıştı, fakat Hz. Osman, “Bırakın onu, cezasını Allah versin! Ne yapalım ki Bedir gazisidir” diyerek Mahreme’nin akrabalarını teskin etti. (TDV)
Nuayman’ın hayatı şakayla ve gazayla geçti. Bir gaza vakti Nuayman içki içtiği için zindandaydı. İçkiyi bırakacağına söz verdi, tövbe etti ve zindandan çıkıp gazaya katıldı. Bir daha da ağzına içki sürmedi. Ama şakayı hiç bırakmadı. Hem Rasulullah’ı (sav) hem sahabe efendilerimizi hayatları boyunca güldürdü. Allah hanelerimize Nuayman muhabbeti versin.