Son yıllarda Avrupa’da aşırı sağ eğilim, ırkçı söylemler, yabancı ve İslam düşmanlığı daha da arttı.
Bunun tezahürünü cami saldırılarında görmek mümkün.
Avrupa’da yakılan, pencereleri ve kapıları kırılan, duvarlarına ırkçı söylemlerin yazıldığı camilerin sayısı her geçen gün artarak devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Norveç’in başkenti Oslo yakınlarındaki Baerum şehrinde silahlı bir kişi tarafından camiye saldırı düzenlendi.
Bu saldırı akıllara Yeni Zelanda’daki cami saldırısını getirdi.
Avrupa’nın farklı ülkelerinde camilere yapılan saldırıların bu boyutlara kadar gelmesi tedirgin edici.
Yeni Zelanda’daki saldırının aşırı sağcı, ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı kimselere esin kaynağı olacağı açıktı.
Öyle de oldu ve Yeni Zelanda’daki saldırının üzerinden 6 ay geçmeden Norveç’te bir camiye silahlı saldırı gerçekleştirildi.
Bu tür saldırıların devam etmemesi için ciddi önlemler alınması gerekiyor.
Aksini düşünmek dahi ürkütücü.
Sorumluluk sahibi siyasetçiler alacağı önlemler, kullanacağı söylemler, takip edecekleri siyasetle ülkelerine yaşayan yabancıları dışlamadan ve ötelemeden, karşılıklı saygı çerçevesinde, birlikte, barış, huzur ve güven içerisinde yaşam alanı inşa etmelidirler.
Avrupa ülkelerindeki siyasetçilerin ülkelerinde yaşayan yabancı azınlıklara dönük ırkçı saldırılar karşısında yüksek ses çıkarmamaları, gerekli adımları atmamaları ırkçı teröristleri daha da cesaretlendiriyor.
Norveç’te El-Nur Camisi’ne yapılan saldırıyı gerçekleştiren 21 yaşında Norveçli bir genç.
Genç terörist aşırı ırkçı söylemlere sahip, yabancı düşmanlığına dair eğilimleri olan birisi.
Gençlerin zihinlerini bu derece aşırıya gitmelerini sağlayacak şekilde etkileyen ve zehirleyen düşüncelerle mücadele edilmesi gerekiyor.
Terörist saldırı öncesi “Irksal savaşı gerçek hayata taşımalıyız” diye mesajlar da paylaşmış.
Akıllara, Yeni Zelanda’daki saldırganın saldırı öncesi sosyal medya hesabından yaptığı ırkçı paylaşımlar geliyor.
Belli ki aşırı sağ ve ırkçı anlayış bu tür saldırıların artmasını murat ediyor.
Saldırının büyük bir faciaya dönüşmesini engelleyen ise 65 yaşlarında Afganistanlı bir vatandaş olan Muhammed Refik.
Muhammed Refik camide Kur’an okurken saldırıyı fark edip saldırgana mani olarak büyük bir felaketin eşiğinden dönülmesini sağlıyor.
Bugüne kadar potansiyel terörist algısı oluşturularak mağdur edilen Müslümanlar, bugün camilerine ve kendilerine yapılan saldırılar ile yine mağdur ediliyorlar.
Yeni Zelanda Başbakanının ülkesindeki cami saldırısı sonucu ortaya koyduğu örnek davranış ve ırkçılığa karşı küresel mücadele çağrısı yapması da takdire şayandı.
Norveç Başbakanının aşırı sağcı grupları bir tehdit unsuru olarak görüp, bunlara karşı önlem alınması ve bu konuda ortak hareket edilmesine dönük açıklamaları gayet makul ve yerinde.
Norveçlilerin saldırının gerçekleştirildiği cami etrafında “TheyAreUS” hashtagi ile kenetlenmeleri de birlikte yaşamı güçlendiren bir etkiye sahip.
Bu tür saldırıların devam etmesi Avrupa ülkelerindeki yaşayan Müslümanları daha da tedirgin edecektir.
Bu tür saldırıların önlenmesi ve ortak mücadele edilmesi noktasında sorumluluk sahibi siyasetçilere çok iş düşüyor.