Küçük ihtiyaçların giderilmesi, büyük mutlulukların besleyicisidir. Özen, saygı ve değerin bir sonucudur.
Elimizdeki iş her ne ise, bizi bir yerlere taşır, alıştığımız ve yapmayı istediğimiz şey olur. Şu anda ne ile meşgul isek, bize bir şeyler katar ve o bize ilâve olunanlarla ilerleriz. Eğer bizim için anlamlı ve gerekli bir ile uğraşıyorsak, onu sever benimseriz. Ona kendimizden bir şeyler katarız ve o her yeni katılan bizim sevgimizin imzasını taşır. O iş bizimle yeni bir boyut kazanır.
“Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” Ziya Paşa
Yıllar önce çok meşhur bir ayakkabı boyacısı duymuştum. İşini o kadar iyi yapıyormuş ki, taleplere yetişemiyormuş, insanlar ayakkabılarını bırakıyor, sıraya giriyorlarmış. Ayakkabı boyacısı beyefendi bu işten zengin olmuş fakat halâ ayakkabıları aynı özen ve titizlikle boyuyormuş. Ne harika bir şey, ne güzel bir insan. İşini yapması ve insanların bu yönüyle teveccühünü kazanması ne güzel bir karşılık. Üstelik Rabbimizin (cc) sevgisini kazanması da cabası çünkü Rabbimiz (cc) “….Yaptığınız işi güzel yapın,; Allah (cc) işini iyi yapanları sever” Bakara 195 buyuruyorlar. Yine çok güzel bir özlü söz de, “Sen işini iyi yap, dağ başında bile olsan insanlar gelip seni bulurlar” deniyor. Ne kadar doğru, Rabbimiz (cc) iyi iş yapanın sesine ses gücüne güç oluyor ve insanların onu bulmasını sağlıyor.
Küçük işlerin iyi yapılması, büyük işleri iyi yapılmasını sağlar
Rahmetli Kemal Ural hocamızın “Küçük şey yoktur” isimli harika bir kitabı var. Küçük gibi görülen işlerin büyük işlere nasıl koşar adım yürüdüğünü, küçük gibi görünse de her bir detayın, hayatın temeline nasıl bir zemin oluşturduğunu anlatıyordu. Anne babanın, çocuğun en ufak bir tepkisine, çok önemli bir insana verilen önem ve değeri verip, saygı ve özenle ilgilenmeleri, hayatın detay gibi görünen unsurlarının, gerçekte asıl olduklarını öğretir. Basit birkaç bulaşığı bile sevgi ve özenle yıkamak, mutfakta masaya yüzleri tebessüm ettirecek bir çiçek koyuvermek, sabaha gülen ve şükreden bir huzurla başlamak, hayatın güzel ve yaşanmaya değer olduğunu hissettirir.
Her küçük büyüğe yolcudur
Küçük ihtiyaçların giderilmesi, büyük mutlulukların besleyicisidir. Özen, saygı ve değerin bir sonucudur. Trafikte acelesi olanlara yol verivermek, “Belki acelesi vardır” diyebilmek, sinirli birisini görünce, “Allah’ım (cc) içini ferahlat ve sağlıklı düşünmesini nasip et” deyivermek, üzüntülü bir komşusunu görünce, “Size nasıl yardımcı olabilirim? Sıkıntınız her ne ise Rabbim (cc) onu hayırlara çevirsin ve içinizi ferahlatsın. Sizin için sadaka verip dua edeceğim” deyivermek ne güzel bir insanlıktır.
Hayatı ve içindekileri ciddiye almak, Allah’ı (cc) tanıyıp sevmenin sonucudur
Allah’ı (cc) tanıkça severiz, sevdikçe kendimizi ve kendimizin dışındakileri de severiz. Ondan sonra edeple boyun büker, en büyük olana, tek olana yürekten teslim oluruz. Artık o kapıdan ve O’nun buyruklarından ayrı bir hayatı düşünemeyiz. İşte bu seviyede, küçük, detay ve önemsiz diye bir şey kalmaz. Her şey büyük ve anlamlıdır çünkü her yapılanın ilk muhatabı Allah’tır. (cc)