Vatanı sevme konusunda kimse elimize su dökemez. Dost meclislerinin, toplantıların ana gündemi “vatanı kurtarmaya” yöneliktir. Çok farklı düşünmemekle beraber bir türlü ortak söze de gelemeyiz. Tartışmaların sonunda herkes kendi inandığı vatanı sevmeye devam eder.
Ne zaman ki başımıza büyük bir felaket gelir o zaman ortak hafızamız çalışır, değerlerimiz üzerinden birbirimize sarılırız. O gün aynı vatanın kuzusu olduğumuzu yufka yüreklilikle ortaya koyarız. Buna da şükür! Ya zor zamanlarda da bir araya gelemesek vay halimize…
Aslında şöyle aklıselim, kalbiselim, zevkiselimle bir durup düşünebilsek birçok meseleyi halledeceğiz. Ama bir inat uğruna birbirimizi kırar dökeriz. Bilmediğimiz konularda derin sulara yelken açar asla pes etmeyiz. Dedelerimizden duyduğumuz yarım yamalak hikâyelere itibar ederiz. Sözün doğrusuna değil, “bizden” olanına inanırız. Yanlış yapanın bizden olanını da sonuna kadar savunmakta ısrar ederiz. Usulün esası belirlediğini söyler, bir türlü esasa gelemeyiz.
Yaptığımız hatadan kısa süre sonra pişman oluruz ama yine inat damarımız ağır basar; özür dilemez, teşekkür etmeyiz. Velhasılıkelam işte biz böyle bir milletiz; kolay kolay iflah olmaz, yanlışlarımızda ısrar ederiz.
Vatan sevgisi üzerine tartışmalarımızın sonu gelmez. Ancak sonuç almasak bile ana konunun vatan olması bile güzel bir haslet. Sözde çok sevip kimseye kaptırmaya niyetimiz olmayan vatanı özde ne kadar seviyoruz acaba? Bu konuda benim çok şüphelerim var…
Vatanı o kadar seviyoruz ki “zayıflatmak” için elimizden ne gelirse yapıyoruz! Küçük menfaatlerimiz için büyük gemileri yakmaya hazırız. Çok sevdiğimiz vatanı koruma ve kollama görevini hep başkalarına havale ediyoruz. Çok şükür ki en temiz vatan sevgisinin şehitlerde olduğunu biliyoruz. Onların sevgisini yorumlamaya kelimelerimiz yetmez.
Eşimiz, dostumuz yani çevremiz de vatanı sağından, solundan çekiştirip yok etmek için neredeyse teşvik mekanizması gibidir; biz de elimizden geleni yaparız evvel(A)llah. Bunu kendimize bir hak olarak görürüz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkından bahseder ama yetim hakkı yemekten geri durmayız. Asla kendi yanlışımızı kabul etmeyiz. Vatana verdiğimiz zarar sanki tabii hakkımızdır. Sözde çok sevdiğimiz vatan özde ise üzerinde her türlü yanlış yapmayı kendimize mübah gördüğümüz yerdir.
Bugünlerde dünya ve ülkemiz ekonomileri zor zamanlar geçiriyor. Peki burada bütün suç ülkeyi yönetenlerde mi? Sen haksız kazanç için gözünü kırpmadan milleti kazıklıyorsan, gemimi yürüteyim gerisi batsın diyorsan senin vatanseverliğin nerede kaldı? Helali, haramı gözetmeden deveyi havuduyla götürüyorsan senin vatanseverliğin nerede kaldı? Malın çürüğünü, bozuğunu müşteriye kakalıyorsan; sana verilen ticari desteği dövizde, altında kullanıyorsan senin vatanseverliğin nerede kaldı? Ehliyetsiz, kifayetsiz eşini dostunu hak etmediği yerlere getiriyorsan, ahlaksız adamlarla iş tutuyorsan senin vatanseverliğin nerede kaldı? Peki kim bunlar? Yalandan sağa sola bakma o sensin, benim, biziz. Artık biraz kendimize gelelim, başkaları üzerinden doğruluk taslamaktan vazgeçelim. Gerçekten vatansever olalım, inanın daha huzurlu, daha mutlu bir ülkede yaşarız.