Pandeminin hayatımıza girmesinden hemen sonra üretim konusunda yaşanan problemler sayıca ve hacimce yükselmeye başlamıştı.
Ardından pandeminin seyrinin azalmasıyla yaşanılan problemlerin azalacağı yönünde beklentiler arttı ama maalesef gerek yaşanılan problem sayıca gerekse de hacimce azalma trendine giremedi.
Beklenilen trende girilememesinin birçok sebebi bulunmakta ve bu sebeplerin birçoğu da global problemler olduğu için de herhangi bir ülkenin tek başına problemi yok edebilmek namına yapabileceği pek bir şey de gözükmemektedir.
Ülkemizde üretim yapmaya çalışan üreticiler iki yıldır süregelen hammadde fiyatlarındaki yükselişlere enerji fiyatlarındaki yükselişinde eklenmesiyle çok zor günler geçirmektedirler. Sanayici nefes almakta son derece zorlanmaktadır.
Elektrik üretiminde de önemli bir yere sahip olan doğalgaz fiyatlarındaki yükseliş o denli büyüktür ki; son bir yıllık periyotta santrallerde ki doğalgazın fiyatı yüzde 650’lere, sanayide yüzde 550’lere ve konutlarda ise yüzde 95’lere yakın bir yükselme trendi yaşanılmaktadır.
Bu yükselişi sanayicimizin kaldırması çok ama çok zor hatta imkânsıza yakın gözükmektedir.
Durumun böyle seyretmesi öncelikle üretimin düşmesine ardından da alım gücünün azalmasına sebep olacaktır.
Gerek hammadde gerekse de enerji fiyatlarındaki bu durum üretim kapasitelerinin gün geçtikçe daha da düşmesine vesile olacak sonrasında da istihdam da gerilemeler ve de vatandaşın satınalma gücünün daha da düşmesi görülecektir.
Alım gücünün düştüğü piyasalarda yaşanılacak sıkıntıların da artacağını bilerek gelişmelere yaklaşmazsak yaşanılan sıkıntıların çözümü anlamında çok da bir şey yapamamışız anlamı ortaya çıkacaktır.
Düşünün 2022 yılının başından bu güne enerji fiyatlarındaki artışın oranı 8 kat olmuş.
Fiyatlarda bu seyir devam ettiği müddetçe ürün ve hizmet fiyatlarının oturması da zaman alacaktır.
Kovid-19 salgınıyla birlikte başlayan hammadde fiyatlarındaki yükselişe yakınımızda ortaya çıkan Rusya- Ukrayna savaşı sebebiyle fiyatı zirve yapan petrol de eklenince doğalgazdaki fiyat artışları kaçınılmaz oldu ve sonuçta da üretim maliyetleri her geçen gün zirveye doğru koşuyor.
Artık piyasalarda vade denen bir unsur kalmamaya başladı. Vade ortadan kalkmaya başlayınca da zaten sermaye sıkıntısı çeken sanayicilerde finansal kurumlardan borçlanmanın çokta akılcıl olmayacağını düşünerek üretimlerini kısmaya başladılar.
Sanayicinin bu durumu akılcıl bulmaması son derece normaldir. Çünkü enflasyon-faiz- kur dengesini kurmada sıkıntı yaşayan sanayicinin de böyle davranması gerekmektedir.
Enflasyon yükseldiği için sattığı ürünün yenisini yerine koyabilmek için faizle dışarıdan borçlanan bir işletmenin böyle bir ortamda ayakta kalabilmesi çokta kolay değildir.
Artık üretici hafta da birkaç kez fiyat güncellemesi yapmak durumunda kalmakta yükselen fiyatlarda enflasyon canavarını daha da büyütmektedir.
Ayrıca hedef olarak ortaya konulan ihracat hedeflerini gerçekleştirmekte son derece zor gözükmektedir.
TCMB’nin enflasyon raporunda da belirtildiği gibi enflasyondaki artışın alt gruplar geneline de yansımasıyla enflasyon mücadelesi bir kat daha önemli hale gelmiştir.
Enflasyondaki bu artışın büyük bir bölümü yurt dışı kaynaklı olup biz en azından yurt içi kaynaklı enflasyonla mücadelenin kapsamını artırabilirsek bir nebze olsun sanayiciye ve üreticiye destek sağlamış oluruz.
Biran önce üreticinin bu çıkmazdan çıkabilmesi için herkes ama istisnasız herkes taşın altına elini değil gövdesini koymalıdır.