İnsan, dünyayı değiştirme arzusuyla yanıp tutuşurken kendi iç dünyasına dönmeyi ihmal eder.

Oysa gerçek dönüşüm önce kendimizde başlar.

İçsel bir yenilenme dış dünyadaki değişimlerin temelidir.

Rahatına düşkün insan kolay olanı seçer, zorlu değişimlerden kaçar.

Bu da çoğu zaman yüzeysel ve geçici mutluluklar getirir.

Ancak hayatın gerçek anlamı, zorluklarla başa çıkabilme ve bu süreçte olgunlaşabilme yeteneğimizde yatar.

Neşe de hüzün de hayatın ayrılmaz parçalarıdır; tıpkı kolaylık ve zorluk gibi.

Hayat, her birimizi farklı sınavlardan geçirir.

Bu sınavlar; değerimizi ortaya çıkaran, bizi biz yapan tecrübelerdir.

Karşılaştığımız fırsatlar ve engeller, elimizdeki imkânlar ve imkânsızlıklar, kazançlarımız ve kayıplarımız...

Tüm bunlar karşısında nasıl bir tavır takındığımız, karakterimizin birer yansımasıdır.

Bazen hayatın bize sunduğu zor anlar, içsel gücümüzü ve direncimizi sınar.

Bu zorluklar karşısında umudumuzu koruyabilmek bizi güçlü kılar.

Zorluklar içinde bile umudu ve neşeyi yitirmemeliyiz.

İnatla umudu hayatta tutabilmeliyiz.

Hayat, ancak umutla anlamlıdır.

Bayramlar da bu umudu yeşerten; neşeyi, kardeşliği, esenliği ve barışı simgeleyen özel günlerdir.

Bayramlar, insanların bir araya gelip birbirlerine sevgi ve saygı gösterdiği, birlikte olmanın değerini anladığı zamanlardır.

Bu özel günler, içimizdeki umut tohumlarını yeşertir ve geleceğe dair inancımızı tazeler.

Ne var ki bir yandan bayram coşkusunu yaşarken diğer yandan dünyanın farklı köşelerinde savaşların acımasız yüzüyle karşı karşıyayız.

Çocukların öldüğü, masumiyetin katledildiği bir dünyada bayram sevinci ne kadar anlamlı olabilir ki?

Bu bayram, kalbimizdeki buruklukla birlikte umudumuzu da canlı tutmaya çalışıyoruz.

Huzurlu, umutlu ve mutlu bayramlar diliyoruz; ancak bu dileğimizin gerçekleşmesi için, savaşın ve acımasızlığın olmadığı bir dünya için çabalamamız gerektiği de orta yerde duruyor.

Bayram; çocukların ölmediği, masumiyetin korunduğu bir dünya inşa ettiğimiz gün daha başka yaşanacak.

Bu nedenle her bayramda bir kez daha barışa olan inancımızı yenilemeli, savaşsız ve huzurlu bir dünya için elimizden geleni yapmalıyız.

Çünkü gerçek bayram, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünyada kutlanır.

Bu ortamın sağlanmasında dünyadaki her bir insanın sorumluluğu vardır.

Çocukların öldüğü değil, çocukların neşelendiği bayramların yakın olması duası ile...

Murat Kubat