İçinden geçtiğimiz zaman diliminde her birimiz kelimelerin kifayetsiz kaldığı anları yaşıyoruz.

Ülkemizin 10 şehrini derinden etkileyen, binlerce insanımızı kaybetmemize, binlerce binanın yıkılmasına ve bir o kadar da binanın hasarlanmasına sebep olan bir deprem felaketiyle karşı karşıyayız.

Biran önce yaralarımızı sarmaya başlamalı ve depremden etkilenen bölgelerimizi ayağa kaldırmalıyız.

Bunun için sadece bu ülkede yaşayan değil bu ülkenin evladı olarak yurtdışında yaşayan tüm vatandaşlarımıza da büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor.

Öncelikle herkes imkânı dâhilinde ne yapabilirim sorusunu kendisine sormalı ve verdiği cevap dâhilince ülkemizin geleceği adına bu süreçte yapıcı bir şekilde rol almalıdır.

Çünkü bu süreç herkesin rol alması gerektiği çok ama çok önemli bir süreç olacaktır.

Bir anlamda Hz. İbrahim peygamberi yakmak için Nemrut’un yaktığı ateş için ağzında bir damla su ile ateşe doğru koşan karınca misali olabilmektir asıl olan.

Sadece maddi anlamda değil manevi yönden de çok ciddi yardımlara ve desteklere ihtiyaç olacaktır.

Yapılabilecek desteklerin yanında herkesin sağduyulu olması ve sadece ama sadece depremden etkilenen insanımızın yanında olarak her yönden insanlarımızla birlikte olunması hem bir insanlık görevi hem inancımızın gereği hem de ortaya konulacak sinerjinin en iyi noktada olması için yapılması gereken bir görevdir.

Yapı stoklarımızın fay hattının geçtiği ve fay hattına yakın bölgelerimizde hızlı bir şekilde gözden geçirilerek dönüşüm sürecinin bir salise bile geçirilmeden uygulanmaya konması kanımca millî bir meseledir.

Millî bir mesele diyorum, çünkü deprem ülkemiz için geniş perspektiften bakabildiğimizde ülkemizin geleceği açısından çok ama çok önemli bir konudur.

Yapılan hesaplamalara göre son depremin maliyetinin 90 milyar dolarları bulacağı ifade edilmektedir.

Kolay değil tabi oradaki binaların enkazlarının kaldırılması, sonrasında yerleşim yerlerinin yeniden inşa edilmesi, orada yakınlarını kaybedenlerin geçirdikleri travmalar sonrasında içerisinde bulundukları durumda verilecek destekler, insanımızın normal hayatına dönebilmesi için yapılacak olanlar gibi sıralanabilecek bir sürü yönü olan bir konu bu.

Bundan sonra yapılacak yeni binalarda yapı denetiminin tamamen devletin kontrolünde olması bence en önemli meseledir.

Kesinlikle ve kesinlikle yeniden inşa döneminde en ufak bir suiistimal yapılmamalıdır bu konuda.

Nasıl ki ülkemizin her bir bireyi deprem bölgesi için cansiperane bir şekilde elinden geleni yapıyorsa bundan sonraki yapı dönüşüm konusunda da bir ve beraber hareket etmelidir.

Geri dönüşüm konusunu çok ama çok hızlı bir şekilde gerçekleştirmeli aynı zamanda da bu dönüşümün dayanıklı olmasını sağlamak zorundayız.

İnşaat konusu rant olarak asla ve asla görülmemeli tam tersine ülkemiz için millî bir mesele olarak görülmelidir.

İçerisinde yaşayacağımız yaşam alanlarımızı bulunduğumuz coğrafyanın realitelerine göre inşa etmeli ve sonrasında da yapılacak her türlü tadilatı da buna uygun olarak yapmalıyız.

Umarım bu yaşadığımız zor günler bunların tamamı için bir milat olur. Bunun milat olması için herkesin üzerine düşeni yapacağından da en ufak bir şüphe duyulmamalıdır.