Önce Türk Tabipler Birliği Başkanı herhangi bir kanıta dayanmadan Türkiye PKK’ya karşı kimyasal silah kullanıyor yalanını dillendirdi.

Muhalefet içinden bazı isimler ise ifade özgürlüğünün arkasına saklanarak kendisine destek verdiler.

Kimyasal silah kullanımı uluslararası anlaşmalarla yasaklanan, ciddi yaptırımı olan bir savaş suçu.

Sorumluları Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanabilir.

Kimyasal silahları kullanan devletlerin imajı büyük zarar görür ve uluslararası toplumdan dışlanıp parya devlet haline gelirler.

Onun da ötesinde kimyasal silahlar uluslararası ya da tek taraflı silahlı bir müdahale ve işgalin meşrulaştırılmasında bile kullanılabilir.

Örneğin Amerika Birleşik Devletleri Irak’ı Saddam Rejiminin kimyasal silah ürettiği yalanını kullanarak bir BM kararı olmadan işgal etti.

Dolayısıyla kimyasal silah iddialarının, yalanlarının ve iftiralarının şakaya alınır bir tarafı yok.

Bütün bunların üstüne Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’nin dış ticaretinden kaynaklı cari açığını uyuşturucu ticaretinden gelen parayla finanse ettiğini iddia etti.

Böylece Kılıçdaroğlu Türkiye Cumhuriyeti’ni resmi devlet kurumları eliyle narkotik ticareti yapan narko devletler statüsünde gördüğünü açıklamış oldu.

Örneğin bugün devlet eliyle captogon üreten Suriye ve afyon üreten Myanmar narko devletler olarak görülüyor. Her iki devlet de uluslararası sistem tarafından dışlanmış parya devletler.

Herhangi bir somut kanıta dayanmasa da bir ülkenin ana muhalefet partisi liderinin böyle bir açıklama yapmasının Türkiye’yi uluslararası camiada zor duruma düşüreceği açık.

Geçmişte FETÖ hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti’ni zor durumda bırakmak için MİT Tırları iddiası üzerinden böyle bir kampanya başlatmıştı. 

Türkiye’nin Suriye’de terör örgütlerine silah gönderdiği iftirası üzerinden uzunca bir süre Erdoğan ve Fidan Lahey’de yargılanacak söylemini kullandılar.

FETÖ terör örgütlerine silah gönderilmesi yalanını, PKK da kimyasal silah kullanımı yalanını Türkiye Cumhuriyeti karşısında çaresiz kaldıkları zamanda devreye soktu.

Bu iftiralarla her şeyden önce en kendi kitlelerini motive etmeyi ve Türkiye’yi en azından uluslararası toplum karşısında zor durumda bırakmayı hedeflediler.

Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’yi narko devlet gibi gösteren açıklamaları ile işte kendisini bu çizgiye düşürmüş oldu.

Bir ana muhalefet partisi liderinin kendisini bu duruma düşürmesinin sebeplerini ise bir sonraki yazımızda ele alalım.