Avrupa Birliği, Mısır’da darbe sonrası cunta lideri Abdulfettah El Sisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi için yapılan göstermelik seçime gözlemci göndermişti.

AB gözlemci heyeti başkanı Mario David, seçim sonrası Kahire’de düzenlediği basın toplantısında, “Heyetin raporuna göre, seçim hukuka uygun bir ortamda ve sakin bir atmosferde geçti” dedi.

Yani darbe gölgesinde gerçekleştirilen ve hileli olduğu konusunda neredeyse herkesin hem fikir olduğu seçimi “hukuka uygun” ilan ederek demokrasi katili darbeciler lehine yalancı şahitlik yaptı.

Mısır’da darbecilerin seçim tiyatrosunu “hukuka uygun” bularak alkışlayan Avrupa, Türkiye’de Pazar günü yapılan anayasa değişikliği referandumu hakkında akıl almaz açıklamalar yapıyor.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’e göre referandum eşit olmayan şartlarda gerçekleşmiş ve oy sayım prosedüründe yapılan son değişiklikler önemli bir güvenceyi ortadan kaldırmış.

Pazar akşamı sandıktan “Hayır” oyu çıksaydı muhtemelen bu eleştirileri işitmeyecektik.

Avrupa’ya göre yüzlerce insanı katleden ve cezaevlerini masum insanlarla dolduran darbecilerin oluşturduğu korku imparatorluğunda oynanan seçim oyunu “hukuka uygun”.

Türkiye’de yapılan ve gayet özgür bir ortamda gerçekleştirilen referandum ise “şaibeli”.

Avrupa Birliği gözlemcisi PKK yandaşı olunca raporunda başka bir şey yazması da beklenemezdi.

Avrupa’dan Güneydoğu’ya seçim gözlemcisi olarak gönderdiği solcu Alman milletvekili Andrej Konstantin Hunko’nun azılı bir PKK destekçisi olduğu ve terör örgütünün sözde bayrağıyla görüntüleri olduğu ortaya çıktı.

Hunko’nun ayrıca referandumdan önce Avrupa’da “Hayır” kampanyasına destek verdiği tespit edildi.

Böyle birinin referandum için yazdığı rapor tarafsız olabilir mi?

Türkiye’de “Evet” diyenler de “Hayır” diyenler de özgür bir şekilde kampanyalarını yürüttü.

Fakat PKK yandaşı Avrupalıların istediği bu değil.

Onların istediği terör örgütünün silah zoruyla ve tehditle halkı kendi arzusu yönünde oy vermeye sevk edebilme özgürlüğü.

Referandumda Avrupa’da yaşayan Türkler de oy kullandı.

Avrupalı gözlemciler Almanya’da, Hollanda’da, Avusturya’da referandumun eşit koşullarda yapıldığını söyleyebilir mi?

Avrupa’nın dört bir yanında “Hayır” kampanyası için kapılar sonuna kadar açılırken anayasa değişikliğinin ne getirdiğini gurbetçilere anlatmak ve “Evet” kampanyası düzenlemek isteyenlere izin verilmedi.

Diplomatik teamüller ayaklar altına alındı ve bakanlara dahi kapılar kapatıldı.

Anayasa değişikliğini destekleyen vatandaşlarımızın üzerine atlarla ve köpeklerle saldırdılar.

Bunların hepsi Türkiye’de değil Avrupa’da yapıldı.

Yani ortada eşit olmayan koşullar varsa o eşitsizlik AGİT raporunu yazanların kendi ülkelerinde.

Fakat bütün bu yaşananların güzel tarafı da var.

Avrupa’nın ikiyüzlü tavrı ve demokrasi düşmanlığı deşifre ediliyor.

Eskiden demokrasi, hak, hukuk, özgürlük denince aklına Avrupa gelen birçok kişi bugün artık aynı şekilde düşünmüyor ve Avrupa Birliği kriterlerini sorguluyor.

Arap ve İslam coğrafyasında AB demokrasisinin ve özgürlüklerinin gerçekte sahte olduğunu, Avrupa’nın maskesinin düştüğünü, ırkçı ve haçlı yüzünün ortaya çıktığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Türkiye demokrasisi örnek alınması gereken başarılı bir demokrasi örneği olarak görülüyor.

Özetle söylemek gerekirse, Avrupa Birliği terör örgütleriyle kol kola girerek Türkiye aleyhinde hazırladığı haksız raporlarla, tehditler ve iftiralarla, çifte standart uygulayarak kamuoyunu aldatma girişimleriyle kendi imajını yerle bir ediyor.

Çünkü her şey herkesin gözü önünde gerçekleşiyor…