İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne açtığı savaş ikinci yılına girmeye yaklaşırken yakın zamanda ateşkesin sağlanacağına dair bir belirti yok.

Tam tersine Gazze Şeridi’ndeki katliamlar İsrail’deki siyasi çekişmelerin ve bölgesel hesapların gölgesinde gündemde geriye düşmüş durumda.

İsrail medyası Netanyahu’nun Lübnan’a yönelik askerî saldırıyı engellediği gerekçesiyle Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı görevden almayı düşündüğünü ve yerine geçmesi için Yeni Umut Partisi Genel Başkanı Gideon Sa’ar ile görüştüğünü öne sürdü.

İsrail Başbakanlık Ofisi bu iddiayı yalanlasa da Gallant’ın koltuğunun sallantıda olduğu bir gerçek.

Netanyahu başkanlığındaki koalisyon hükûmetinde Gallant’ın görevden alınmasını isteyen birçok isim var.

Onlardan biri de Gallant’ın Lübnan sınırındaki gerginlikle ilgili karar verecek doğru kişi olmadığını söyleyen ve aylardır görevden alınması için çağrıda bulunan Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir.

Mevcut İsrail hükûmetinin Biden yönetimiyle bağlantısını sağladığı için şimdilik görevden alınma ihtimali düşük olan Gallant’ın kasım ayında ABD’de yapılacak başkanlık seçiminde, sandıktan Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’ın çıkması hâlinde bakanlık koltuğunda oturmaya devam etmesi biraz zor olacak.

Gallant’ın koltuğu gibi İran’ın bölgesel hesapları da ABD seçimlerine bağlı.

Yemen’den Tel Aviv’e atıldığı iddia edilen füze örneğinde olduğu gibi, Tahran, birkaç ay sonra Beyaz Saray’a yerleşecek yeni başkanla masaya oturmadan önce proxy örgütler aracılığıyla ve kontrollü bir şekilde pazarlıkta elini yükseltmeye çalışıyor.

Gazze Şeridi’ndeki savaşın başından bu yana el-Cezire ekranlarında gelişmeleri yorumlayan Ürdünlü General Fayiz ed-Duveyri, füzenin güneyden değil doğudan geldiğini, Yemen’den değil Irak’tan atıldığını söylüyor.

Eylül 2019’da Suudi Arabistan’ın Aramco şirketine ait petrol tesislerine füzeler ve insansız hava araçlarıyla düzenlenen saldırıyı da Husiler üstlenmişti ve o günlerde yine saldırının gerçekte İran’dan ya da Irak’tan yapıldığı konuşulmuştu.

Tel Aviv’de herhangi bir can kaybına yol açmayan füze ister Yemen’den isterse Irak’tan atılmış olsun; mesajın sahibinin İran’ın olduğunda şüphe yok.

Füzeyle gönderilen şifreli mesajın açılımı da önceki gün Tahran’dan geldi.

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan düzenlediği ilk basın toplantısında Washington’a zeytin dalı uzatarak “ABD’ye karşı düşmanca bir tutum içinde değiliz.” dedi.

Amerikan halkıyla “kardeş olduklarını” söyleyerek ABD’nin İran’a karşı düşmanlığını sonlandırmasını ve iyi niyetini pratikte göstermesini istedi.

ABD’de seçilecek yeni başkan İran’ın bölgedeki nüfuzunu ve kazanımlarını tanırsa proxy öğütlerin saldırıları sona erecek.

Aksi takdirde Lübnan’dan, Irak’tan ve Yemen’den Amerikan üslerine ve İsrail’e saldırılar düzenlenecek.

Yahya es-Sinvar başkanlığındaki Hamas ve Filistinli direniş grupları İran’a bağlı örgütler ile İsrail arasında gerginliğin yükselmesinin Gazze Şeridi üzerindeki baskıyı hafifleteceğine inanıyor.

Bu nedenle İsrail’e atılan her kurşuna minnettarlar.

Ancak savaşın başından bu yana yaşanan gelişmeler söz konusu teoriyi desteklemiyor.

Aksine İsrail canı yandığında acısını “en zayıf halka” olarak gördüğü Gazzeli masum sivillerden çıkarıyor.