Siyasetçiler kendilerine oy veren seçmenlerin beklentilerine kulak verirler.
Bu olması gereken bir şeydir.
Feryatlarına da kulak verirler seçmenlerinin; bu da doğaldır.
Ama seçmenler siyasetçileri yanlış yönlendirmemelidir.
Yanlış yönlendirince ortaya istenmedik görüntüler çıkar.
Hem istenmedik görüntüler çıkar hem de ülkemizin gidişatına zarar verilmiş olur.
Ne demek istiyorum?
Seçimlerden sonra ülkemizde başlayan normalleşme kahır ekseriyeti memnun etti mi? Etti.
Hangi fikirde olursa olsun, aklıselim insanlar kavgayı sevmezler.
Kavganın kazananı olsa da kaybedeni daha çoktur.
Muhalefet lideri Amerika’ya gidince Türkevi’ni ziyaret ediyor, misafirlerini orada ağırlıyor, görüşmelerini orada yapıyor. Bu görüntüler oldukça normal karşılanmalıdır. Ama ne oluyor?
Kendini “aydın” zanneden biri çıkıp utanmadan, “Bayrak inmez, ezan susmaz” sloganına geldi sıra diyor.
Güya iktidar partisine yamanmakla itham ediyor muhalefet liderini.
Ve ne kadar at gözlüğü takmış muhalif varsa gazetecinin bu çıkışına destek veriyor.
Muhalefet lideri bu durumda ne yapar? Kendi tabanını birleştirmek için hemen manevra yapar.
Yaptı mı? Bilmiyorum. Yapmaz diye umut ediyorum.
Yaparsa ne olur?
Yangına körükle git diyenin önünden gider ve savaşın burnumuzun dibine kadar yaklaştığı şu zamanda kavgayı daha da çoğaltır.
Aynı şekilde Bahçeli de DEM vekillerinin Meclis’te elini sıktı ve ardından da
"Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine adım attım." dedi.
Cumhurbaşkanımız ne demişti?
Mealen; savaş burnumuzun dibinde, önce iç barışı sağlamalıyız.
Bundan daha güzel bir çıkış var mıdır?
İçte barış sağlanmadan dışarıya karşı mücadele edilebilir mi?
Belki iyi niyetli dostlarımız bana, “Çok iyi niyetlisin, her gün hakaret eden muhaliflerle mi barış sağlanacak?” diyebilirler.
Zaten bizim derdimiz de o hakaret edenlerin derdiyle örtüşmüyor.
Biz vatanseverler olarak yukarılarda kavga istemiyoruz.
Biz iktidarın da muhalefetin de mesele memleket olunca baş başa verip ülkemizin sorunlarını çözmesini, düşmanlara karşı birlik ve beraberlik içinde olmasını istiyoruz.
Sorunlu değil sorumlu siyasetçiler istiyoruz.
Bir avuç azgın azınlığın dümen suyuna girmeyen, aklı başında, cesur, ne yaptığını bilen, kısa vadede “kendisi” kaybetse bile uzun vadede “memleketin” kazanacağından emin olan siyasetçiler istiyoruz.
Vurulacaksak iyi niyetimizden vurulalım…