Sondan başlıyor insan esasında ve tam vaktinde kayda girmiş kameramanın özgüveniyle sarsıntısız çekilmesi gereken ‘plan sekans’ın 12. dakikasında şaryonun tekerleğinin, Yağmurdan Önce bir küme toz parçacığının taşlaşmış direncinde savrulmasının kadraja etkisinin bütün bir ekibin şevkini kıracağının farkında olanların kederine benzer bir kararsızlıkla ilerilerken sinemada kafasını duvarlara vuranlarla duvarları yıkanların aynı kaldırımda yürüdüğünü gördüm ve bu bir çeşit sebepsizlik çemberi etrafında oluşturulan fasit dairenin faraziyesinde kendini bulan zavallı Türk aydını ile hakir gördüğü adamın nargilesini fokurdatarak film çekebilme ihtimalinde halen devam eden cümlenin Rus Hazine Sandığı becerisinde olabilme arzusunu seven A Ay şiirselliğine, resimdeki kadınla kadındaki resim arasında bir ömür vaktince gidip gelen ve Sevmek Zamanı’nın kadük benzerlerine sırtını dönen coğrafyasız doğum günü kutlaması Selam Sinema’nın doğallığına, uzak ülkelerin yakın gönül erlerinin derdini uzay boşluğundaki doluluklarda arayan Yıldızlarası bir seyahatin Büyük Yolculuğu’na ve elbette Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü diye soranın nezaketine, nezahetine, hitabetine, kıymetine, gayretine, zahmetine, hayretine, keyfiyetine, kemmiyetine veya uzağına, tuzağına, soğuğuna, boğuğuna, doruğuna, uyruğuna, buyruğuna kadar uzanan senaryo metinlerinin ‘logline’ında kaybolan sahihliğine kim laf etti de konu buralara geldi bilemiyorum fekat hayatı fazlasıyla ciddiye alanların Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak fikrine sıcak olmasının hararetine Bal damlatan Bir Ayrılık hikayesinde Kurban seçilenlerin adanmışlığında Cennetin Rengi’ni fark edebilmenin kime nasip olacağını izah edecektim ki, en az 2 Gün 1 Gece sürecek Arayış’ların çaresizliğinde kendini Düşler Diyarı’nda hissedecek ve rüyasında su görecek Bal Ülkesi sakinlerinin Anons’unu dinlerken dinlenebildik ama insan yükünün sıcağında Kalandar Soğuğu’nun buhusunu Aga fırtınasına yeğleyen Decalog örgüsünün süngüsüne taktığı gül tanesinde Tokyo Hikayesi anlatan ulak nazarında muğlak alanların anlamına yürüyen soyluların Sonsuzluk ve Bir Gün arasındaki mesafeden habersizliğini Baraka sözsüzlüğüne devredişi kalp kırıcı bir huzur ile kaynarken dudaklarında, Komşum Totoro’nun sırrını karnına ağrı olarak saran Bisiklet Hırsızları’nın Burası Cennet Olmalı diye haykıran dilsizlere seçenek sunması, şecere sayması, şûrâyı aşması, azalması çoğunluğun, bağırması susuzluğun, esnemesi uykusuzluğun, dua etmesi huzursuzluğun, terse çevrildiğinde başa dönmesi sonsuzluğun ya da fazlasını ararken eksilmesine şaşırılmasına hayret eden bekçinin bekletilmesi adına balkon konuşması yapan ‘balkonlu evler mimarı’nın şiirsel şuursuzluğu ve zaruri muzırlığı gölgesinde Ağaçlardan Bahsetmek kimin hoşuna gitmez, kime yetmez, kimde bitmez, kimden göçmez ki öcünü alırken bile eldiven kullanan titizlikteki sahih uzaklığın sarih boğukluğuna gömülüp kalan Toprak Altında bir saksı ya da bahçe içinde bir tabut arasında iş hayatını devam ettiren Diyet sonrası fazla kilolarından arınan Sonbahar’ın sarı yaprağında Beşir ile Vals eden mezalimi Attila Marcel’e nasıl anlatacağını kara kara düşünen ve üşenmeden bu tek cümlelik yazıyı kaleme alan şahsın derdinin biçim ve öz arasında bitip tükenmek bilmez medcezir halinin halsizliğine bir teşekkür etmekle yetinmek ve sondan başlayan insana en başında veda etmek istiyorum.