Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Mısır ve Ürdün ziyaretlerinin ardından Çarşamba günü bölge turunun üçüncü durağı olan Türkiye’ye geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilen Veliaht Prens’in beraberindeki üst düzey heyetle Ankara’yı ziyareti iki ülke arasındaki ilişkilerin onarılması yönünde atılmış önemli bir adımdı.
Beştepe’deki görüşmeye ilişkin yayımlanan ve iki ülke arasında siyasi, ekonomik, askeri, güvenlik dahil ilişkilerde yeni iş birliği döneminin başlamasına yönelik kararlılığın vurgulandığı ortak bildiri ziyaretin başarılı olduğunu gösteriyor.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ziyaretinin nispeten kısa sürmesi, somut anlaşmalara imza atılmaması ve görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlenmemesi gibi konulara fazla takılmamak gerek.
Kabul etmek gerekir ki, yaşanan onca şeyden sonra ilişkilerin yeniden normalleşmesi zor bir süreç.
Ankara ve Riyad, o süreci belirli bir takvim çerçevesinde güven artırıcı adımlarla ve kazasız bir şekilde tamamlamak istiyor.
Basın toplantısı yapılsaydı ziyaretten hoşnut olmayan muhalif gazetecilerin Muhammed bin Selman’a Kaşıkçı cinayetini soracağı kesindi.
Türkiye’ye seyahat yasağının kaldırılması, Türk ürünlerine uygulanan boykotun sona ermesi, ticari ve ekonomik iş birliği kanallarının yeniden açılması sürecin ilerlediğinin göstergesi.
Muhammed bin Selman’ın Türkiye’ye daha önce ilan edildiği gibi Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni (GKRK) kapsayan bir bölge turu kapsamında değil Kahire ve Amman ziyaretlerinin ardından geldiği not edilmeli.
Öte yandan; gerek Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretine ve gerekse Muhammed bin Selman’ın Türkiye ziyaretine bakarak Ankara-Riyad ilişkilerindeki normalleşmenin Ankara-Abu Dhabi ilişkilerinin normalleşmesi kadar coşkulu gerçekleşmediğini söyleyebiliriz.
Her ülkeyle ilişkilerin ve her sürecin kendine has özellikleri ve hassasiyetleri, farklı zorlukları ve kolaylıkları var.
Suudi Arabistan’ın Arap Baharı ve demokrasi karşıtı tavrı ile Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetindeki rolü sebebiyle ziyareti eleştirenler oldu.
Fakat ülkeler arası ilişkilerin kişilere göre belirlenmediği unutulmamalı.
Ayrıca Rusya’nın Suriye’de, Amerika’nın Irak’ta ve Afganistan’da işlediği cinayetler ortada.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ziyaretine ilkesel olarak karşı çıkılıyorsa aynı şekilde Putin’in, Biden’ın ve daha birçok devlet başkanının Türkiye’ye gelmesi ve söz konusu ülkelerle üst düzeyde görüşmeler yapılması da eleştirilmeli.
Türkiye’nin milli menfaatleri doğrultusunda Muhammed bin Selman’ı Beştepe’de kabul ettiği için Erdoğan’ı kınayanların bir kısmının örneğin Suriye halkının katili Beşşar el-Esed’le ya da en çok masum kanı dökenlerden biri olan İran’la gayet samimi ilişkileri var.
Muhammed bin Selman’ın ziyaretine karşı çıkanlar yarın iktidara gelirlerse ABD, Rusya, Çin, Hindistan, İran ve daha sayamayacağımız birçok ülkenin devlet başkanlarıyla görüşmeyecekler mi?
Ahlakîlik ve ilkelilik adına fildişi kulelerden yapılan eleştiriler ne yazık ki bir süre sonra kişisel şova ve ahlaksızlığa dönüşüyor.
Şunu bilmek yeterli:
Türkiye’yle ilişkilerinin iyi olması kimseyi aklamaz ve günahlarını affettirmez.