Mübarek Ramazan aylarının manevi bir atmosferi, ibadet ikliminde yaşanan apayrı bir coşkusu ve Müslüman toplumlar tarafından yıllardır yaşatılan çok hoş gelenekleri vardır.
İftar ve sahur sofraları, teravih namazları, hatimler ve mukabeleler, zekatlar ve sadakalar…
Allah için saatlerce aç ve susuz kaldıktan sonra sofra başında iftar topunun atılmasını veya akşam ezanının okunmasını beklerken yapılan dualar…
Ramazan, on bir ayın sultanıdır.
Bununla birlikte her Ramazan’da Müslümanların yaşadıkları bu huzuru ve mutluluğu bozmak için çeşitli yollara başvuranlar ve adeta bağlanan şeytanların görevini üstlenme yarışına girenler mutlaka çıkar.
Son dönemde pek rağbet görmese de “Oruç yediği için dövüldü” haberleri bir zamanlar Ramazan’da gündem saptırmak için kullanılan argümanların başında gelirdi.
Oruç iklimini Müslümanlara zehir etmek için oynanan oyunların sadece bizim ülkemize has olduğunu sanmayın.
Örneğin Arap sokağında ve özellikle de Körfez ülkelerinde son yıllarda Ramazan aylarının en önemli gündemi, bu mübarek ayın ruhuna yakışmayan ve Müslümanlara çeşitli hakaretler içeren diziler.
Dubai’den yayın yapan Suudi Arabistan kanalı MBC bu konuda tartışmasız birinci.
MBC, bu yıl Ramazan’da yayınladığı dizi filmle Müslümanlara hakaret etmede ve değerleriyle alay etmede kendini epey aştı.
Dizinin adı “Ğarabibu Sûd”, yani “Simsiyah/Kapkaranlık Yollar”.
Bu ifade, Kur’an-ı Kerim’de, Fâtır Suresi’nin 27’nci ayetinde geçiyor.
Kanalın iddiasına göre dizi DAEŞ’i ve örgüte katılanların zihniyetini anlatıyor.
Seyircilere ve uzmanlara göre ise Suriye rejiminin uydurduğu “nikah cihadı” iddiası üzerine kurgulanan senaryo İslam’a ve Müslümanlara ağır hakaretler içeriyor.
Körfez ülkelerinin mütedeyyin ve çarşaflı kadınlarını, “erkeklerle birlikte olabilmek için örgüte katılan şehvet düşkünleri” olarak tasvir ediyor.
Dolayısıyla objektif bir şekilde DAEŞ’i deşifre etmek yerine “nikah cihadı” gibi asılsız iddiaları gündeme getirerek ve Sünni kadınlara iftira ederek radikal örgütlerin değirmenine su taşıyor.
MBC kanalında yayınlanan diziyi izleyen, ilk başta kanalın Suriye rejimi veya İran yanlısı olduğunu zanneder.
Oysa öyle değil.
Tamamen Riyad’ın izniyle ve isteğiyle yapılan ve yayınlanan bir dizi.
Diziye Suudi Arabistan’da da büyük tepki var.
Fakat eleştiriler genelde yapımcı şirkete, kanalın genel müdürüne, oyunculara ve senariste yöneltiliyor.
Hepsinin “Şii ve Suriye rejimi yanlısı” olduğu söyleniyor.
Sıradan haber sitelerini dahi kapatan Suudi Arabistan’ın izni olmadan ve kanal sahibinin bilgisi dışında sanki böyle bir dizi o kanalda yayınlanabilirmiş gibi…
Bunun birkaç nedeni var.
Birincisi korku.
Gerçek sorumlunun kim olduğunu gayet iyi bildikleri halde hiçbir şekilde eleştiremiyorlar.
Çünkü korkuyorlar.
Ortadoğu’daki diktatör rejimlerin her biri bir Suriye rejimi.
İnsanları aylarca ve yıllarca sorgusuz sualsiz yok ettikleri zindanları ve şebbihaları var.
İkincisi, yönetimden çıkar sağlamak.
Bu kesimin zaten çıkarlarına dokunmadıkça ve hortumları kesilmedikçe eleştiriyle işi olmaz.
Bilakis yapılan işi her halükârda överler.
Trolleri de bu gruptan sayabiliriz.
Üçüncüsü ise ulu’l emre (veliyyu’l emre) itaat olayını meşru sınırlarının dışına çıkarıp tapınma noktasına getirmek.
Başkası yapsa kıyameti koparacakları ve yapanı cehennemin en dibine gönderecekleri bir işi kral, veliaht veya hatta sıradan bir yönetici yapınca dillerini yutarlar.
Suudi Arabistan rejiminin desteklediği ve finanse ettiği medya organlarıyla dilediği gibi İslam’a ve Müslümanlara hakaret etme rahatlığı biraz da buradan gelir…