Suriye, güneydeki komşumuz.
Şimdi komşuyuz ama 106 yıl önce aynı vatanda kardeştik.
Suriye, 1918’de Osmanlı’dan kopartıldı.
Sonrasında Fransızların hegemonyasına girdi.
1946’da bağımsızlığına kavuştu. Arap sosyalist Baas Partisi yönetimi ele aldı.
Baba Hafız Esed 1970’den 2000’e kadar iktidardaydı. Hafız Esed’in Hama katliamı, Suriye halkına cehennemi yaşatmıştı.
Oğul Beşşar Esed, katliamda babasını geçti. 2000’den bu yana süren iktidarında, halkını varil bombalarıyla katletti ve yasaklı silahlar kategorisindeki kimyasal silahları kullandı.
Yüzde 12’lik Nusayri-Şii kesim, tüm halkı tahakkümleri altında eziyordu.
Suriye’deki Arap ve Türkmen Sünni kesim çoğunluk olmalarına rağmen Suriye’nin yönetiminde hiçbir zaman söz sahibi olamadı.
13 yıldır süren iç savaş tamamıyla bastırılmanın ve insan sayılmamanın sonucudur.
SURİYE’DE SAHADA KİM KAZANIYOR?
Sahada aktör çok, alanda dengeler çok hızlı değişiyor.
Anlamak güç gelebilir çünkü ülkemizde kafa karıştıran Şebbiha sevicileri ve PKK sempatizanları mevcut.
Sahada iki operasyon var. İlki Türkiye’nin eğitip donattığı Suriye Millî Ordusu’nun Tel-Rıfat’ı PKK’dan temizleyen başarılı operasyonu.
Diğeri ise rejim karşıtı muhaliflerin Esed’e yönelik Halep’i ele geçirmeleri…
Bu arada muhalifler sahada oldukça çevik davrandı ve İdlib sonrası Hama’nın kapılarına dayandılar.
Süreçte kazanan Halep’in Suriye’nin yerlisi Arap ve Türkmen Sünnileridir.
Kaybedense rejimle birlikte İran, PKK ve siyonistlerdir.
Kafa karıştırmaya çalışan, beşinci kol faaliyeti yürüten, algı operasyonu yapan sözde gazeteci özde ajan-provokatörlere aldanmayınız. Suriye’de şimdilik işler, 106 yıldır ezilen Sünni yerli halkın lehine ilerlemekte.
MUHALİFLER SEVİNÇ GÖSTERİLERİYLE KARŞILANDI
İnsanlar PKK ve rejimden o denli bıkmışlar ki muhaliflerin ilerleyişini tatlı dağıtarak kutluyorlar.
Muhalifler tarafında da sevincin bu denli yüksek tonda olması, çekilen çileler ve öz topraklara duyulan özlemden kaynaklanmakta.
Muhalifler yoğun duygu yoğunluğu içinde bazı alanlara vakit geçirmeden müdahale ediyorlar.
Geçtiğimiz gün muhaliflerin bir hapishaneyi boşaltması ve mahkûmları serbest bırakması haber oldu.
Aklıma anlık olarak kadın mahkûmlar geldi.
Öyle ki 13 yıl boyunca Suriye hapishanelerinde binlerce çocuk ve kadın işkence gördü, infaz edildi ve ortadan kaldırıldı.
2019 verilerine göre, 13 bin 500 kadın hapsedildi; 7 binden fazla kadın sistematik olarak tecavüze ve diğer insanlık dışı işkencelere maruz kaldı. Suriye rejimi, iç savaş süresinde tecavüzü bir zorlama ve korkutma aracı olarak kullandı.
Çok acı hikâyeler var ve yazıya eklemeye hayâ ediyorum.
Sadece şu alıntıyı yapacağım; işkenceye maruz kalan Suriyeli kadın, “Her gün sabah işkence, akşam tecavüz… Kimse bize duyarlı olmadı. Aklını yitiren genç kızlarımızın sayısını bilmiyorum.” diyor.
Umarım muhaliflerin ilerleyişi sürecinde bu kadınlar da özgürlüğüne kavuşur.
Esed için şu dakikadan sonra kurtuluş yok.
İşlediği tüm savaş suçları ve halkına azabı layık gördüğü için hesap verecek.
Esed’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde mahkûmiyet alırken görmek istiyorum.
Zalimler için yaşasın cehennem.