Ömer El-Beşir’in devrilmesinin ardından sivil hükümet kurulmasını ve askeri vesayet sistemine son verilmesini isteyen Sudan halkı, bu talebinin Askeri Geçici Konsey (AGK) tarafından reddedilmesi üzerine sivil itaatsizlik eylemi başlattı.
Halkın büyük çoğunlukla destek verdiği ve askeri yönetim sona erene kadar devam ettirmekte kararlı olduğu eylemin ilk aşamasının başarıyla tamamlandığı söylenebilir.
Pazar günü barışçıl bir şekilde gerçekleştirilen eylem, başkent Hartum’u adeta hayalet şehre dönüştürdü.
On binlerce kişi iş yerlerine gitmek yerine eyleme destek verip evlerinde kalmayı tercih etti.
Uçak ve otobüs seferleri durdu.
Caddeler bomboş ve dükkânlar kapalıydı.
Bu arada bir noktayı hatırlatmakta fayda var.
Sudan’da hafta sonu tatili cuma ve cumartesi.
Yani eylemin başladığı Pazar günü haftanın ilk çalışma günüydü.
Sudan’da sivil itaatsizlik eylemi ve genel grev kararı, AGK ile Özgürlük ve Değişim Güçleri arasında yürütülen görüşmelerin çıkmaza girmesi ve Hartum’daki ordu karargâhı önünde toplanan göstericilerin dağıtılması sırasında gerçekleştirilen katliamın ardından geldi.
Eylemin başarıyla sürdürülmesi halinde cuntanın devrilmesi kaçınılmaz.
Bu gerçeğin farkında olan AGK, halkın direncini kırmanın yollarını arıyor.
Ordu karargâhı önündeki kanlı müdahaleyi “kontrol dışı hareket eden” bir grup askerin gerçekleştirdiğini öne süren AGK, Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada, birçok askerin gözaltına alındığını ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.
Sudan’da göstericileri hedef alan şiddetin ve katliamın kısaca “Himeyditi” adıyla da bilinen AGK Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu komutasındaki güçler tarafından gerçekleştirildiği biliniyor.
AGK’nın sorumluluğu sayılarını ve kimliklerini açıklamadığı üç-beş askerin üzerine atıp işin içinden sıyrılması mümkün değil.
Darfur bölgesinde de birçok insan hakları ihlaline ve savaş suçuna imza atan söz konusu güçlerin ordu karargâhı önündeki göstericileri dağıtmak için gerçekleştirdiği müdahale sırasında “ öldürülen sivillerden bazılarının cesetlerini Nil nehrine atma”, “yaralı göstericileri tedavi eden kadın doktorlara ve sağlık görevlilerine tecavüz” gibi suçlar işlediğine dair ciddi iddialar var.
Mısır’daki darbeyi finanse eden Riyad ve Abu Dhabi, Sudan cuntasına da her türlü desteği veriyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medya organları, katliamcı askerleri aklamak ve sivil hükümet isteyen göstericileri kötülemek için akla hayale gelmedik yalanlara başvuruyor.
BAE’de yayınlanan El-İttihad gazetesinin ordu karargâhı önünde göstericilere müdahale eden ve sivil halka ateş açanların “asker elbisesi giymiş Müslüman Kardeşler üyeleri” olduğunu ileri sürdüğü haberi Suudi Arabistan ve BAE medyasının yürüttüğü kara propagandanın en çarpıcı örneklerinden biri.
Arap Baharı’nı yeniden filizlendiren Cezayirliler ve Sudanlılar, süreci şu ana kadar oldukça bilinçli ve başarılı bir şekilde yürüttüler.
Sivil itaatsizlik eylemiyle devrim yeni bir aşamaya girdi.
Sudan halkı cuntaya karşı ortaya koyduğu birlik ve bütünlükle Mısır halkının düştüğü yanlışa düşmeyeceğini gösterdi.
Aralarına fitne girip birliklerini bozmazsa ve bundan sonraki süreci de aynı başarıyla yönetebilirlerse nihai hedeflerine ulaşma şansları oldukça yüksek.