“Sosyal medya hareketleri neden başarısız?” diye bir başlık ile yola çıkmış olsam da, işin arka planındakiler için şimdilik “mutlak bir başarı” olduğunu da vurgulamam gerekiyor; maalesef…
Franck Louvier’nin, “Sosyal ağların seferber edici gücü” olarak tarif ettiği bu hareketlerin ortak bir noktası var; o da bu hareketlerin “lidersiz” oluşlarıdır…
Belirli sorun alanlarının üzerine oturarak ya da sanal sorunlar üreterek amacına ulaşmaya çalışan bu hareketlerin arka planında “mutlak” bir yönlendirici var…
Sosyal medya ağlarının kumandasını bir “süper panoptikon” olarak yöneten/yönlendiren güçler, yine sosyal ağlar üzerinden edindikleri bilgiyle bu güce erişiyorlar…
Sosyal ağ kullanıcılarının sanal ortamlarda bıraktıkları “duygusal iz”leri tahlil ederek oralara “sanal taarruzlar” gerçekleştiriyorlar…
Dolayısıyla da kendilerinin taarruzuna eşlik eden öfkeli kitlelerin önüne geçecek hiçbir kişinin liderliğine müsaade etmiyorlar; yine aynı taarruz içerisinde onları da linç ediyorlar…
Çünkü bu hareketlerin en önemli amacı, “Big Brodher”ın çıkarlarıdır…
Ve bu amaç doğrultusunda sadece operasyon bölgesinin karıştırılması ve tutulabildiği kadar da bu karışıklıkla tutulmasıdır…
Tek görevi “karışıklık” olan bu sosyal medya hareketlerinin, görünürde olmayan ama tek kazananı büyük sermaye sahipleridir…
Toplumlar iyi ya da kötü bir lidere sahip olduğunda ve geleneklerini korumaya devam ettiğinde, vahşi kapitalizm bu durumu kendi amaçları adına bir engel kabul eder…
Bütün düzenini, düzensizlik üzerine kuran vahşi kapitalizmin en büyük düşmanı, iyi ya da kötü başka bir düzendir…
Üstelik dünya üzerinde “tek bir düzen” arayanların derdi sadece “Doğu” da değildir…
Gittikçe karizmatik liderlerini yitiren, bir “lidersizlik sendromu” yaşayan Batı da, bu çarkın içine girmeye başlamıştır; “İyiyi seçmek için değil de, kötüyü seçmemek için” sandığa gitmeye mecbur oluşuyla…
Fransa’daki “Sarı Yelekliler” hareketi de tıpkı “Arap Baharı” olarak adlandırılan ve sosyal ağlardan tahrik edilen bir hareket olarak, lidersizdir…
“Sadece isyan” mottosuyla hareket ettiği aşikâr olan bu sanal hareketler, düzeni değil kaosu beslemeye devam ederek, sadece perde arkasındakilere hizmet ediyorlar…
İşin sadece bu yönünün fark edilmesi ve kitlelere fark ettirilmesi dahi, nasıl bir illüzyona uğratıldıklarını kavramaları açısından oldukça önemli başarı olacaktır…
Sosyal medya hareketlerinden medet umarak sokağa dökülenlerin amacına ulaşamadığı kesin; lakin onların enerjisinden istifade edenler için aynı şeyi söylemek doğru olamaz…
Sanal dünyada geleneksel bir kuklacı ile karşı karşıya olmayışımız, kuklacıların olmadığı anlamına gelmemeli…