Trump’ın ikinci defa başkan seçilmesiyle tüm dünyanın merakla hatta çoğunluğun endişeyle beklediği bir yakın gelecek var. 
Trump bu defa aldığı oyların sağladığı Senato ve Temsilciler Meclisi çoğunluklarıyla beraber çok büyük bir güçle geldi. 
Bir önceki dönemde yaşadığı gelgitler, muktedir olamadığı bürokrasi bu defa nasıl bir şekil alacak?
“Savaşları bitireceğim.” çıkışı gerçek bir anlam icra edebilecek mi?
ABD müesses nizamı, yıllardır hâkim olduğu statükosundan sessiz sedasız ve yenilgiyi kabul ederek çekilecek mi?
Savaş baronları, silah tüccarları amaçlarından vazgeçer mi?
Buna benzer daha nice soru kafalarda, ekranlarda hercümerç edilerek cevaplanmaya çalışılıyor.
Biden’ın giderayak Trump’ın avuçlarına bıraktığı sıcak patates -füze onayı- elleri yakmadan bertaraf edilebilecek mi?
Şimdilik bütün bu soruların cevabı ancak yorumdan ibaret.
Fakat ABD’nin temel politikaları yanında, daha önce tecrübe edilen de bir Trump dönemi var. 
Yani yorum yaparken tamamen argümansız da değiliz.
ABD’nin İsrail ile ilgili temel politikasından asla vazgeçmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Petrol ya da diğer enerji kaynaklarına hükmetme arzuları da hiçbir zaman bitmeyecek. 
Trump, silahlı savaşları bitirmekten bahsederken daha görevi devralmadan yaktığı işaret fişeği ile ticaret savaşlarını ne kadar derinleştirebileceğini de göstermek istiyor.
Çin ve Kanada gibi ülkelerin gümrük kotalarını artırmaktan bahsedilirken ya da Rusya’nın doğal gazına uygulanacak yaptırımlardan söz edilirken oynatacakları taşların hacminin hafif olmayacağını da çok iyi görmek gerekiyor.
İşte tam da buradan bakmayı denediğim için kendimce başlıktaki iki ifadeyi tercih ettim.
Trump (tramp), koz ya da boru sesi anlamlarına karşılık geliyor.
Sesteşi gibi olan thump (tamp) ise gümbürtü, yumruk sesi gibi manalara sahip.
İki ifade de Trump’lı bir ABD’nin en azından önümüzdeki dört yıl için gidebileceği iki temel yöne işaret ediyor.
Trump iradesini gösterip, kozlarını çok iyi oynayarak müesses nizamın dayatmalarını aşabilirse kendi politikalarını üretme şansı bulabilir.
Aksi hâlde ortaya çıkacak olan şey bir gümbürtü veya yumruklaşma olacaktır.
Açıkçası gönlümden geçen, ABD için iyi olmayacak olan gümbürtüdür.
Bu hem dünyayı hem de Türkiye’yi belirli bir süre sarsabilir ama en azından daha zayıf bir ABD’nin kapılarını da aralayacağı için onlarca hatta yüzlerce yeni fırsatı da doğuracaktır; Immanuel Wallerstein’ın da dediği gibi.

ABD benim açımdan pek çok konuda güvenilmez olduğu hâlde ve Trump’ın daha önceki dengesiz tavırları da ortadayken “Yine de o kazansın.” yönündeki isteğimin iki temel sebebi vardı.

Bunlardan biri, “Gazze’de artık bebekler ölmesin.” diye taşıdığım o minicik umut; diğeri ise ABD’de çıkma ihtimali yüksek olan gümbürtüdür.

Hep birlikte izleyip göreceğiz...