Mısır’da Abdülfettah es-Sisi aleyhine düzenlenen protesto gösterileri devam ederken darbeciler de bir yandan gösterileri bastırmak ve diğer yandan ülkede her şey yolundaymış izlenimi vermek için büyük çaba sarf ediyor.
Son gösterilere daha çok “cellabiye” giyen kırsal kesim sakinlerinin ve çocukların katılması dikkat çekici.
“Saîdî” de denilen söz konusu kesim arasında silah bulundurmak oldukça yaygın.
Rejime karşı ciddi bir mücadeleye girerlerse darbecilerin kâbusu olurlar.
Önceki gün Luksor kentinde babasının güvenlik güçlerince darp edilmesine karşı çıkan Mısırlı bir genç yargısız infazla öldürüldü.
Mısır polisi gencin cenaze törenine katılan öfkeli kalabalığı dağıtmak için sağa-sola ateş açtı.
Çocukların çokluğu ise yeni neslin Abdülfettah es-Sisi karşıtlığıyla büyümesi anlamına geliyor.
Darbeciler, bir hafta içinde gösterilere katılan çoğu çocuk onlarca kişiyi gözaltına aldı.
Abdülfettah es-Sisi yanlısı Mısır medyası önce ülkede protesto gösterisi olmadığını, el-Cezire ve benzeri kanallarda yayınlanan görüntülerin sahte olduğunu öne sürdü.
Hatta bu iddiasını güçlendirmek için sahte bir gösteri düzenleyerek görüntülerini el-Cezire’ye gönderdi.
Amacı, bir gösterinin sahte olduğunu ispat ederek diğer tüm gösterileri de gerçekte yokmuş gibi göstermekti.
Daha sonra gösterilerin varlığını kabul etmek zorunda kaldı fakat bu kez de göstericilerin sayılarının çok az olduğunu iddia etti.
Mısır’da rejimin onca baskısına ve tehdidine rağmen insanların sokağa çıkarak “Sisi Allah’ın düşmanı” sloganı atması korku duvarının yıkıldığının göstergesi.
Nitekim İspanya’da yaşayan Mısırlı genç müteahhit Muhammed Ali, darbecilere seslenerek, “Kendinize güveniyorsanız meydanları açın ki göstericilerin ne kadar olduğunu görelim” çağrısında bulundu.
“Mısır halkı istemezse görevi bırakırım” diyen es-Sisi’nin bu meydan okumayı kabul edecek cesareti yok.
Bilakis gösterileri bastırmakta ve sonuna kadar direnmekte kararlı.
Halkın desteği yanındaymış gibi göstermek için sivil kıyafetli askerlere ve polislere rejime destek gösterileri düzenletmeye hazırlanıyor.
Bu arada, Twitter önceki gün Mısır’daki gösterilerle ilgili tweetlerim sebebiyle hesabıma erişimi kısıtlamıştı.
Twitter’dan gönderilen e-mailde bazı tweetlerimin kuralları ihlal ettiği belirtiliyordu.
Oysa Twitter’ın Dubai’deki ofisinden geldiği anlaşılan Arapça e-maildeki tweetlerin sadece biri bana aitti.
Mısır lehçesiyle yazılmış diğer tweetler ne benim tarafımdan yazılmış ne de hesabımda yayınlanmıştı.
Twitter hesabım da ele geçirilmiş değildi.
Daha sonra öğrendim ki, Mısır İstihbaratı’nın gazetesi el-Yevm es-Sâbi’ “Devriminizi silah gücüyle korumazsanız yararı yok” yazdığım ve büyük kabul gören tweetle göstericilerin “baltacılardan korunması” çağrısında bulunduğum tweeti alıntılayarak beni hedef göstermiş.
Söz konusu tweetlerin hesabımın askıya alınmasına yeterli olmayacağını düşünmüş olacaklar ki, yanına da asılsız tweetler üretmişler.
Fakat Twitter’ın “Subayların evlerini yakın” türü şeyler yazılı o tweetlerin bana ait olmadığını ve benim hesabımda yayınlanmadığını bilmemesi mümkün değil.
Bu da “Twitter’ın Dubai’deki ofisinde Mısır İstihbaratı’nın adamı mı var?” sorusunu akla getiriyor.