Mısır’da devrim öncesi dönemin son başbakanı ve Ulusal Hareket Partisi Başkanı Ahmed Şefik, Haziran 2012’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muhammed Mursi’yle yarışmış ve yüzde 48’den fazla oy alarak az bir farkla seçimi kaybetmişti.
Şefik, seçimlerden sonra Arap Baharı karşıtı bloğun operasyon merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti ve bugüne kadar da orada yaşadı.
Mısır’da 2018’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaya karar verdiğini açıklayan Şefik, daha sonra El-Cezire kanalında yayınlanan video kaydında, aday olacağını ilan ettiği için BAE’nin ülke dışına çıkmasına izin vermediğini söyledi ve seçimlerde aday olma kararından kesinlikle geri adım atmayacağını ifade etti.
Şefik’in bu sözleri Arap sokağında gündeme bomba gibi düştü.
Çünkü kısa süre önce de Lübnan Başbakanı Saad El-Hariri’nin Suudi Arabistan tarafından rehin tutulduğu ve istifaya zorlandığı tartışmaları yaşanmıştı.
Şefik’in “seyahat yasağı” iddiasına cevap BAE Devlet Bakanı Enver Gargaş’tan geldi.
Gargaş, Mısırlı politikacının ülkeden ayrılmasında herhangi engel bulunmadığını söyledi ve Şefik’in iddiasını ağır bir dille eleştirdi.
“Kaliteli bir insana ikramda bulunursan ona sahip olursun. Kalitesiz birine ikramda bulunursan sana başkaldırır” diyerek, Şefik’i uzun süredir konuk etmelerine rağmen Mısırlı politikacının BAE’ye sırt döndüğünü îmâ etti.
Son olarak avukatı tarafından yapılan açıklamada Şefik’in birkaç gün içinde BAE’den ayrılarak önce Paris’e gideceği ve ardından da Mısır’a döneceği belirtildi.
Abdülfettah Es-Sisi gibi asker kökenli olan ve Mübarek rejiminin son başbakanı olarak görev yapan Şefik’in bu çıkışı ne anlama geliyor?
Bu soruya verilen çok farklı cevaplar var.
Kimilerine göre Ahmed Şefik’in Abdülfettah Es-Sisi’ye ve destekçilerine karşı başlattığı isyan ciddi ve samimi.
Hatta Cemal Kaşıkcı ve Muhammed Muhtar Eş-Şankıti gibi daha da ileri giderek Şefik’in “Mısır’ın Turgut Özal’ı” olabileceğini iddia edenler oldu.
Kimilerine göre ise darbeden bu yana hiçbir konuda başarılı olamayan Abdülfettah Es-Sisi, destekçileri tarafından tamamen gözden çıkarıldı.
Şefik’in bu şekilde BAE’den ayrılışı da Mısırlı politikacının imajını parlatma girişiminden başka bir şey değil.
Üçüncü bir görüşe göre, Şefik’in seçimlerde aday olacağını açıklaması ve Abdülfettah Es-Sisi ile destekçilerine bayrak açması tiyatro olmasına tiyatro.
Fakat bu tiyatro, Es-Sisi’nin yerine Şefik’i Mısır Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmayı değil, 2018’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine meşruiyet kazandırmayı amaçlıyor.
Abdülfettah Es-Sisi’nin kazandığı 2014 seçimlerinde figüranlık Hamdin Sabahi’ye düşmüştü.
Gelecek yıl yapılacak seçimlerde ise aynı rolün Ahmed Şefik tarafından oynanacağı iddia ediliyor.
Bu görüşlerden hangisinin doğru olduğunu ileriki günlerde yaşanacak gelişmeler gösterecek.
Şefik, Es-Sisi’ye ve destekçilerine başkaldırısında samimiyse ya da Mısır darbesini planlayıp finanse edenler cunta liderini gerçekten gözden çıkarmışlarsa Abdülfettah Es-Sisi bu girişime mutlaka direnecektir.
Hiç kimse darbeyle cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Es-Sisi’nin özgür ve şeffaf seçimlerle görevini bırakmasını beklemesin.
Abdülfettah Es-Sisi gibi asker kökenli olan ve devrik rejimle bağları bulunan Ahmed Şefik, Mursi gibi kolay lokma olmayacağına göre, Mısır’da kıyasıya bir çekişme yaşanması muhtemel.