6 Şubat depremiyle birlikte 11 ilimiz yıkıldı.
Devlet-millet el ele kısa zamanda organize olarak ayağa kalkmayı başardık. Kimsemiz aç ve açıkta kalmadı. Kimse soğuktan donarak ölmedi. Bebeler, çocuklar, yaşlılar, engelliler korundu. Çünkü devletimiz vardı, var olsun.
İlk aşamada çadır kentler kuruldu, sonradan konteyner kentlere geçildi, şimdi de kalıcı konutların teslimatı peyderpey yapılıyor.
Rakamlara baktığımız zaman bina sayısı olarak, deprem anında 35 bin 355 binanın yıkıldığı anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanlığı raporunda yıkılan, acil yıkılması gereken, ağır-orta ve az hasarlı binalar netleştirilmiş durumda. Bu kapsamda eyleme konan planlar işlemekte.
Toplum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvendi ve şu sıralar ne kadar doğru bir iş yaptığını bir kere daha teyit ediyor.
Gündemi takip eden bir gazeteci olarak günlerdir kafamda bir kıyas söz konusu.
Kendi kendime “devletsizlik ne kötü” diyorum.
Bakınız, biz “asrın felaketi” dediğimiz bir afet yaşadık ama kısa zamanda toparlandık.
Ya en asgari yaşam koşullarından mahrum olanlar ne yapsınlar?
Gazze’yi düşünüyorum.
Bizde, depremde 35 bin 355 bina yıkıldı.
Peki ya Gazze’de kaç bina yıkıldı sizce?
7 Ekim’den bu yana Gazze'ye 18 bin ton bomba atıldı. Bu rakam Hiroşima'ya atılan bombanın bir buçuk katı.
Bombalamaların sonucu olarak da Batı kaynaklarında şu rakam öne çıkıyor. ABD’deki iki üniversite tarafından 16 Aralık’taki uydu görüntüleri üzerinden yapılan araştırmaya göre, Gazze’de toplam 129 bin 219 bina ya tamamen yıkıldı ya da tahrip oldu.
Gazze’deki yıkım tahminlerin çok ötesinde. ABD’den gelen rakam 129 bin küsür ise bu rakamın gerçekliği en az beş katıdır diye düşünüyorum; çünkü artık ABD’nin o “çok tarafsız ve objektif” akademisinin perişan hâlini gördükten sonra bu konuda da ne kadar isabetli ve doğru yazarlar? Çok tartışılır.
GÜNDEMDE OLMAYAN KONU!
Bu insanlar şu an açlık, susuzluk, ilaçsızlık ve tıbbi tedaviden yoksun bırakılmayla mücadele ederken dehşet verici bir acıya da maruz bırakıldılar.
Gazzeliler enkazlarını kaldıramadı. Gazzelilerin cesetleri enkaz altında çürümeye terk edildi.
Şu an ajanslarda geçen ölü sayısı, defnedilen ve cesedi parça hâlinde de olsa bulunan kişi sayısını ifade ediyor. 129 bin bina, kim bilir kaç konut ediyor? Bu binaların altında kim bilir kaç binler can verdi? Gazzelilerin yaşadığı soykırımın boyutları o kadar dehşet verici ki…
İnsanlar bağıra bağıra can verdiler yıkıntılar arasında.
Sonra binaların içinde çürümeye kaldılar.
Onların ruhu eminim en güzel cennet bahçelerinde ağırlanıyor.
Fakat dünyada insanoğlunun onuru hiç bu denli ayaklar altına alınmış mıydı acaba?
Dünya sisteminde bir vurdumduymazlık söz konusu…
Toplumlar infial içinde ama yönetimler tüm dünyayı oyalıyor.
İnsanlığın geldiği bu dip nokta; yeniden bir çıkış yolunu açacak eminim. Bunun aktörü de Gazzeliler gibi şerefli Müslümanlardan oluşacak.
Hamas’lı Filistinliler ve İsrailliler arasında ateşkes görüşmeleri oldu. Şimdilik sonuç çıkmadı ve fakat arka kapı diplomasisi diğer ülkelerle birlikte devam etmekte.
Kısa vadede ne olur? Gazze’deki katliam ramazan ayına kadar bitmezse Müslüman toplumların iftarları protesto üzerine kurgulanır diye düşünüyorum.
‘Kitlesel İsrail protesto iftarları’ olur ki, bu da dünya kamuoyunun bilinçlenmesi için tarihî bir süreci tetikler.
Orta ve uzun vadede ise Filistin devletinin kurulmasını bekliyorum.
Devlet kurulsun ki bu mazlum ve şerefli millet artık bir nefes alsın.
Yaşasın Filistin devleti! Yaşasın Filistin’e omuz veren Türkiye’m!