Tanıdığım en onurlu insanlardan biridir Somar. Şam’ın köklü Hıristiyan ailelerinden birine mensuptur. Orada geçirdiğim zamanlarda aramızda oluşan arkadaşlık, devrimin başlangıç günlerinden itibaren ne olup bittiğini doğru anlama çabalarımızla birlikte sağlam bir yoldaşlığa evrildi. Ben Türkiye’ye döndükten sonra ona neden buralara gelmediğini sorduğumda ‘’Ailemi bırakamam, burada ölmem daha hayırlıdır’’ demeye devam etti, Şam’ı hiç terk etmedi.

Bu genç, yiğit ve entelektüel donanımı son derece yüksek yoldaştan, gelinen süreçle ilgili neler düşünüp hissettiğini yazmasını rica etmiştim, geçenlerde. Sağolsun, içinde bulunduğu ruh halini son derece etkileyici bir şekilde kaleme almış, elimden geldiğince doğru tercüme etmeye çalıştım ve sizlerle paylaşmayı da bir görev bildim. Aktarayım:

“Son 4 yılda aslında yaşadığım ülkeyi geçmişte hiç de sağlıklı tanıyamamış olduğumun farkına vardım. Bu dönem boyunca tüm bu yaşadıklarım gerçek mi; yoksa tarihten bir sayfa mı yahut gelecekten bir boyut mu? İnanın tüm bunları ayırt edemeyecek derin bir sarhoşluk halindeyim şu an.

İlk başlangıç günlerinde ‘Yüce Haysiyet Devrimi’ olarak tanımlamıştık bu halk hareketini. Ancak çok yorucu ve yaralayıcı bir tanımlama oldu bu. Özgürlük sloganları, zılgıtlar, yoğun katılımlı halk gösterileri ancak çok sert ve ezici bir karşılık buldu, tüm bu barışçıl eylemler. Çünkü doğruluk ve haktan sapanlar için bu kavramlar esasen tahammülü zor ve tehditkar anlamlar içerir. Aslında yeniden tanımlamak gerekirse bunun adı gerçekte bir ‘Hukuk ve Adalet Devrimi’dir.

Ve ben, halkımın özgürlük şarkıları ve gösterilerimizin coşkulu müziği eşliğinde onur ve haysiyet kavramlarının cezbediciliği, adalet ve hakkın vazgeçilemez kutsallığı arasında adeta kayboluyorum.

Yaşamsal süreç içinde asla yok olmayan şey hak, hakikat ve adalettir. Suriye Devrimi, hak üzerine bina edilmesi ve hakların vazgeçilmezliği nedeniyledir ki olanca heyecanıyla varlığını devam ettirmektedir.

Hak ve adalet duygusuna sahip ve bu kavramların neler ifade ettiğini bilip önemseyen kesimler için apaçık olan şey, bu yolda Suriye’nin ne denli bedeller ödemek zorunda kaldığıdır. Aynı zamanda en acı gerçeklerden biri de Suriye halkının bu şerefli duruşu karşısında uluslararası toplumun insanlık onurunu hiçe saymak pahasına gösterdiği ilgisizliktir. İşte bu gerçek, Suriyelilerin izzetli duruşlarını ve kutlu devrim hareketlerini bir o denli daha değerli kılıyor.

Devrimin ilk çığlığı ve yere düşen ilk kan, bir rastlantı değildi. Suriye’nin bir kentinden diğerine sıçrayan gösteriler de. Tıpkı bu Azizi’nin yüzünde patlayıp halkına aydınlık sunan bir yangına dönüşen tokadın Allah’a olan inancı temizleyip yeniden diriltmesi gibi kesinlikle bir tesadüf değildi. Uzunca dönemdir halkların en temel haklarını gasp edenlere karşı birikmiş bir öfkenin dışa vurumu adına ilahi işaretlerdi.

Sınırsız güzellikleri olan Suriye bizim olduğu gibi tüm dünya halklarının da kalbinde önemli bir yer tutar. Ülkemin menfaatperest şeytanları bugüne dek halkımızı ayrıştırmak yolunda çok uğraşmış ve başarmışlardı da. Ancak şimdi bu şeytanlar, beklemedikleri bir halk direnişiyle karşılaşınca derin bir şaşkınlık ve panik içinde daha çok öldürerek bu onurlu devrimi püskürtebileceklerini sanıyorlar.

Çocuklarımızın çığlıkları gerçektir ve halkım kendisinden önce öldürülenlerin derin hüznü ve acısı nedeniyledir ki kendi yaşamını hiç önemsemiyor, tehditler, baskınlar, Şebiha terörü falan onları hiç yıldırmıyor bile artık.

Suriye yeni serpilen bir genç kız gibidir şimdi. Dünyanın tüm ihanetlerine karşın kendi kanı, teri, ekmeği ve hayalleriyle büyüyüp yetişen tertemiz bir genç kız.

Ve Suriye hüzünlü; ama bir o denli de güçlü bir genç kızdır şimdi. Allah’tan başka kimseye ibadet etmeyecek, hiç kimseden niyaz, rica, temenni ve yakarışta bulunup yalvarmayacak bir genç kız… Tıpkı Bakire Meryem gibi…

Suriye dile gelmiş konuşuyor şimdi ve diyor ki: Kardeşlerim sözüme inanmalısınız, ölmeyeceğim! Dostlarım özellikle size söylüyorum: Sağlık ve afiyetime yeniden kavuşur kavuşmaz aranıza döneceğim.’’

Ne güzel bir devrimci yoldaş bu Şamlı Hristiyan genç. Allah onun gibilerin sayısını çoğaltsın.

Selam ve duayla…