Yıl biterken umutlarımızın da bitmesini isteyenler şimdi de hububat fiyatlarına dadandı. Buradan ekmek çıkarmaya, milleti yeni yalanlarla soymaya çalışıyorlar. Bugüne kadar bu tür soygun girişimlerinde maalesef geç aksiyon alındı. Hem merkezî otorite hem devlet itibarı hem de tüketicinin cüzdanı boşaltıldı.
Geç aksiyon alınması ise bize tamiri mümkün olmayan öz güven hazinemizi kaybettirdi. Piyasalar o kadar kırgın ki en ufak söylenti fiyatların uçmasına sebep oluyor; tüketicinin “nasıl olsa bir şey değişmiyor” umutsuzluğu böylesi soygun girişimlerini kabullenmek anlamına geliyor.
Bu sefer Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) vaktinde aksiyon aldı ve bu oyunu bozdu. Çeltik ve pirinç fiyatlarının artacağı yalanını patlattı. Ancak tedbiri elden bırakmamalı, her daim tetikte olunmalı ki tüketici rahat rahat alışverişini yapabilsin.
TMO yaptığı açıklamayla sahaya hâkim olduğunu; çeltik ve pirinç ürünlerinde tarladan sofraya kadar sürecin yakından takip edildiğini ve fiyat artışı olduğuna dair spekülasyonların yalan olduğunu ilan etti.
Dahası TMO bugüne kadar alışık olunmayan bir şekilde sopasını gösterdi. Nedir o sopa?
TMO’nun var olma sebebini tüm ağırlığıyla tekrar hatırlatmak! Evet… TMO’nun ana görevi fiyatların üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici aleyhine anormal derecede yükselmesini önlemek.
Bu konuda net bir kurum ve net bir duruşa şahit oluyoruz.
Spekülatif hareketleri gerektirecek bir durumun bulunmadığını görebiliyoruz. Kaldı ki olası fiyat yükselmesine karşın TMO gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı.
Bu arada pirinç her geçen gün mutfağımızda dolayısıyla sofralarımızda daha fazla yer edinmeye başladı. Buna bağlı olarak pirinç üretiminde her yıl istikrarlı bir artış göze çarpıyor. Aynı artışı bu yıl da yaşadık.
2024'te Türkiye çeltik üretimi geçen yıla göre yüzde 11,2 artışla 1 milyon tona, pirinç karşılığı olarak ise 600 bin ton seviyesine çıkmış vaziyette.
Bu artışa rağmen utanmadan piyasaya olan ürün arzının kesildiği, sektörün ürün tedarik etmekte zorlandığı haberlerini yayıyorlar.
Amaç belli. Tüketiciyi soymak; vurgun yapmak!..
Açıklama en yetkili kurumdan, TMO’dan yapılıyor. Bu açıklamaya göre de üretim, stok, dolaşımda olan ürünler açısından herhangi bir sıkıntı yoktur. Dolayısıyla piyasada dalgalanma olacak bir durum da bulunmuyor.
Pirinç fiyatlarında asayiş berkemal vesselam!
Market sepetini nasıl dolduracağız?
Bugüne kadar ne zaman söz asgari ücretten, ücretli gelir dengesine bağlı geçinmekten açılsa, Türkiye ile Avrupa bölgesi arasındaki gelir uçurumundan bahsedilse, hemen şöyle bir savunma ortaya atılırdı: “Ama onların kur değerleri yüksek”.
Artık bu efsane de yerle yeksan oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2023 yılına ilişkin Satın Alma Gücü Paritesi (SGP) verilerine göre, Avrupa bölgesinde 100 avroya doldurulan market sepeti Türkiye’de 39 avroya yani bin 433 liraya dolabiliyor!
Yani!
Türkiye'nin satın alma gücü Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 28 altında kalmış. Bireysel tüketim, AB ülkelerinde 100 iken Türkiye için 84 olarak ölçülmüş.
Yani satın alma gücümüz zayıflıyor.
Bunu niye hatırlatmak istedim?
Çünkü kritik zamanlardan geçiyoruz. Asgari ücret görüşmelerinin yapıldığı günleri yaşıyoruz. Ola ki “veren el” konumundaki yetkililer “satın alma gücünde yaşanan zayıflamayı” dikkate alır da çalışanların emeğine bir miktar daha katkı sağlamak isterler.
Söz asgari ücretten açıldığında; geçmişle bugün arasında gerek satın alma gücü gerek dolar karşılığı olarak kıyas yapanlar, “nereden nerelere geldik”, “nankörlük etmeyin” gibi hezeyanlarla insanların fazla ücret talebini törpüleyenler aklıselim düşünmek zorunda, merhametli olmak mecburiyetinde.
Bugün için geçerli olan 17 bin 20 liralık asgari ücretle insanlar ev kirasını vermekte zorlanıyor; geçinmeyi varın siz düşünün!
Emeklinin durumunu hatırlatmak bile istemiyorum. Zira moralleriniz bozulur!
Market sepetinin nasıl doldurulabileceği konusunda fikir edinmek istiyorsanız, sizleri 17 bin küsurluk asgari ücretle geçinmeyi deneme empatisine davet ediyorum.