“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
Bir Kızılderili atasözünde tam da böyle söyleniyor. Uzunca yıllar kendi vatanlarında sonradan gelen bir katil sürüsünün karşısında ölüme ve açlığa mahkûm edilip en sonunda kendi vatanlarında yabancı gibi olan ve artık neredeyse soyları tükenmiş, bugün Amerika dediğimiz kıtanın asıl sahipleri tam da böyle söylüyorlar.
Bu bir bahs-i diğer… Ama meselenin ilk kısmı yani atasözünde söylenenler benim de, bizim de bugünkü meselemiz gibi duruyor.
Zira insan, garip bir şekilde dünyaya geldiği o ilk günden beri, kendi yaşamını sürdürmek adına bir şekilde, Allah’ın yarattığı bu dünyayı yaşanmaz hâle getirmek için inanılmaz bir hırsla çırpınıp duruyor. Kendi eliyle kendi dünyasını mahvediyor yani.
Özellikle de bizim yaşadığımız bu çağ, bu modern zaman, bu fesadı öyle hızlı bir şekilde yapıyor ki; her gün bir şeylerin yok olduğunu ya da daha doğrusu insan eliyle yok edildiğini görmemek için kör olmak bile yetmez.
Peki bizler, bizim dünyamız yani Müslüman dünya? O ne yapıyor mesela? Yani gerçekten çok az tarih bilenler dahi, uzunca bir zaman, dünyanın insan eliyle yaşanmaz bir hale getirilişine Müslüman âleminin direndiğini ve bir şekilde bu fesadı durduğunu görürler. Ecdadın yaptığı da tam olarak buydu aslında; dünyanın aldatıcı her nesi varsa ona karşı insanlığı korumak için yaşadı, çırpındı ve öldüler. Ama onların mirasçısı bizlere bakınca; çok da o mirasa sahip çıktığımızı falan söyleyemiyorum.
Ahir zamanın imtihanının da büyük olacağını anlayabilecek kadar dinî ilimleri okumuş biriyim. Kaldı ki bunu bilmek için okumaya gerek dahi yok. Vicdanını sorgulasa, kendi kendini sigaya çekse, neyin ne olduğunu ve doğrunun hangisi olduğunu anlayabilir insan. Ama başka bir şey oluyor. Yani modern çağın savaşında para denilen, mal denilen ve hülasa dünya denilen bu düşmana yenildik gibi geliyor bana. Oysa esasında, bu savaşta en tecrübeli olanlar ve bu düşmanı en iyi tanıyanlar biz olmalıydık.
Bütün bunları aslında biraz da şunun için söylüyorum: Nereye baksam, kimin yanına gitsem, kiminle konuşsam mesele bir şekilde “para” konusuna varıyor. Herkesin gündemi bu. Haklı olduklarını düşünüyorum elbette. İnsanlar çoluk çocuğunu geçindirmeye çalışıyor. Ama bir gariplik var, bir çürüme var ve biz bunu anladığımızda çok geç olacak.
Aldığı malı maliyetinin bilmem kaç katına satanlar, her gün elindeki mala zam yapıp milletin rızkına göz dikenler, hak etmedikleri paraları cebine rahatlıkla indirenler, milletin cebindeki üç kuruşa göz dikenler; karaborsayla, parayla para kazananlar… Hepsi ama hepsi, gün gelecek paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaklar.