Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonuçlarının açıklandığı gece Kısıklı’da yaşanan talihsiz kazada bir çocuğun canının yandığına şahit oldu. Çocuğun sağlık durumu iyi hamdolsun. Ailesi çocuklarının adının medyada olmasını istemiyor haklı olarak. Erdoğan, hastaneye koştu; seçimi kazanmışmış, balkon konuşmasıymış umursamadı. Ama Halk TV denilen faşist sürüsü bunu da anlayamadı. Gırtlağına kadar yalana, iftiraya, nefrete batmış bir avuç azgın azınlık, Anadolu’yu, bu milletin değerlerini, tarihini, bu ülkeyi hiçbir zaman anlamadıkları gibi, bunu da anlayamadı.

Erdoğan, kısaca kendini bekleyen halkın karşısına çıktı. Ne ‘seçim’ dedi, ne ‘oy’ dedi, önce çocuk için dua istedi. Dua etti. Sonra her şeyi bir kenara bırakarak hastaneye gitti. Ama Halk TV denilen faşist sürüsü, bunu da anlayamadı.

Her şeyden nefret ediyorlar. Erdoğan kazanınca Türk bayrağı sallayan milletten nefret ediyorlar. Milletin salladığı Türk bayrağından nefret ediyorlar. PKK’lı teröristleri vuran İHA’lardan, o İHA’ları yapan mühendislerden, kullanan askerden nefret ediyorlar. Köprülerden, havaalanlarından, ormanlardan nefret ediyorlar. Sırf anne babası adını Muhammed koydu diye yeni doğmuş bebeklerden nefret ediyorlar.

Nefret ve intikam bataklığında korkunç bir hayat sürüyorlar. Dünyanın bütün istihbarat teşkilatları, Türkiye’nin bütün düşmanları bunların yaşadığı nefret bataklığının kenarına gelip hayvan avlar gibi bunları alıyor ve Türkiye’ye karşı kullanıyorlar. Sonunda canlı bomba olup kendilerini patlatmaya bile varacak, bir nefret yolcuğunda giderek daha da radikal oluyorlar.

Mesela bu nefret motivasyonunla kendilerine “Kemalist” diyen bu faşist ulusalcıların bir kısmı, sırf Erdoğan’dan intikam almak için PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye oy verdi. “HDP barajı aşarsa AK Parti’nin vekil sayısı azalır, kâr kârdır” dediler. Dünyanın en tehlikeli terör örgütlerinin başında gelen Hizbullah’ın elebaşlarına hayranlığıyla bilinen radikal mezhepçi Barış Atay’ı HDP’den Meclis’e soktular. Hâlbuki Barış Atay sadece Türkiye için değil bütün dünya barışı için tehlike potansiyeli olan aşırılardan biridir. Vicdanları bundan hiç rahatsız olmaz; çünkü tamamen battıkları nefret bataklığında hiçbir ilke, hiçbir kural, hiçbir sınır olmadan yaşıyorlar.

Türkiye’nin normalleşmesi ve terör potansiyeli taşıyan aşırıya kaçmış tarafların tedavi edilmesi için Muharrem İnce kilit adamlardan biri olabilir. CHP’nin milli ve yerli bir çizgide, güçlü bir ana muhalefet partisine dönüşmesini sağlayabilir. Şimdiden bir dahaki seçimlere hazırlanmaya başlayabilir. CHP’yi iktidara namzet milli ve yerli Türkiye partisi haline dönüştürebilir. Aldığı 15 milyondan fazla oy, CHP tarihi için bir rekordur ve bu 15 milyon vatandaşın oyunun, giderek zıvanadan çıkan CHP’nin mevcut yönetiminin elinde ziyan olmasının önüne geçebilir. Bu 15 milyon oyu, Bedri Baykam gibi Türkiye’den nefret eden müstemlekelerin eline bırakırlarsa hata ederler. Bedri Baykam önceki gün İstanbul’a gelmiş bir Fransız TV kanalına sömürge aksanıyla konuştuğu Fransızca’sıyla “Türkiye’de gözlemcilerin işini yapmasına müsaade etmiyorlar, HDP’nin barajı aşabilmesi için CHP olarak destekliyoruz, oy pusulalarında hile yapılıyor” dedi. Bu konuşma seçim gününden beri Batı’da Türkiye’yi temsil ediyor. Dünden beri Türkiye’ye ve 59 milyon seçmene iftira edip Türkiye’yi aşağılıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun kendi tabiriyle “A Takımı” dediği mevcut yönetiminin paralize ettiği Cumhuriyet Halk Partisi, 24 Haziran’da kazandığı umudu yitirirse, dün gece Halk TV’nin boğulduğu nefret bataklığına daha çok insanı çekebilirler. Bu, Türkiye için kayıp olur, felaket olur…