2019’da seçimler olacak. 2019’a kadar hiçbir seçim olmayacak. 2019’un Kasım ayında Türkiye, Cumhurbaşkanı’nı ve Meclis’ini seçecek. Seçilen Cumhurbaşkanı “seçmen bölgesi dengeleri” denilen tuhaflığa takılmadan işini en iyi yapacak ekiplerden bakanları atayacak. Yüzde 50+1 oy alan kim olursa o, yetkili, güçlü sorumlu Cumhurbaşkanı olacak. İşte tam burası dananın kuyruğunun koptuğu yer… Cumhurbaşkanı olup hükümet kurmak isteyenler milletin en az %50+1 oyuna talip olacaklar. Bu demektir ki planı, hedefi, yapacak dirayeti, kabiliyeti olan gelebilecek. Bu demektir ki siyasi partilerin hepsi söylemlerini törpülemek milletin çoğunluğunun aklına hitap etmek zorunda kalacak. Marjinal söylemlerden vazgeçip Türkiye’yi ikna etmek için yerli ve milli olmak zorunda kalacak. Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu’nun şansı var mı? Yok! O halde kim olsa çamura yatardı.
“Evet’çileri denize dökeriz” diyen, “Silahlı mücadeleye hazır olun” diyen CHP aklının iktidar olma şansı var mı? Yok! O halde kim olsa çamura yatardı.
“Her türlü zorbalığa rağmen, bu ülkenin yarısı cesur ve namuslu” diyerek, ‘Evet’ oyu verenler için “Namussuz ve korkak” diyen CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın bu sistemde kazanma şansı var mı? Yok! İşte bu imkânsızlıklar yüzünden önceki gün CHP Genel Merkezi önünde “Kemal istifa” sesleri yankılandı. İşte bu yüzden anlamsız yaygara yapıyorlar. “Hayır” cephesinin ortaya attığı tezviratların tamamı gerçeği örtmek için çıkardıkları gürültüden ibaret. “Bizim hatalarımızı görmeyin, bizi sorgulamayın, alın size oyuncak oyalananın” diyorlar seçmenlerine.
Öte yandan bir kargaşa, bir kaos arayışında oldukları için Batı’dan destek bulmayı umdukları bütün yemleri serpiyorlar. Ömrümüzde CHP yalanlarına cevap yetiştirmekle ziyan ettiğimiz zamanımızı artık 2019’da olacak seçimlere ayırmalıyız. Geçen sürede hazırlanacak yeni sisteme uyum yasalarına odaklanmalıyız. 16 Nisan’da sandığa gömülen Batı, “Biz yenildik” demez elbette. Varsa bir kargaşa fırsatı sonuna kadar deneyeceklerdir. Bu durumda en iyi önleyici tedbir, farkında olmak ve farkında olduğunu belli etmektir. “Farkındayız kaos, kargaşa arıyorsunuz ama size bu fırsatı vermeyeceğiz” demeliyiz.
Hâsılı kelam; benim açımdan ise Cumhurbaşkanı’nın ayrı Meclis’in ayrı seçilecek olması yıllardır içimde ukde olan bir derdin de çözümü oldu. Artık sırf Erdoğan’ın hatırına içime sinemeyen bir milletvekiline oy vermek zorunda değilim. Bundan sonra gölgeden yürüyen milletvekilleri tarih olmuştur; hepsi bileğinin hakkıyla vatandaştan oy almak zorundadır…