80 milyonluk nüfusumuzun 3’te birini öğrenciler oluşturuyor. Yani 25 milyon kadar insan eğitim ve öğretimle meşgul. Bu çok büyük bir imkân, büyük bir fırsat. Aynı zamanda bu yüksek rakam doğru değerlendirilmezse büyük bir tehdit olarak da karşımızda duruyor.
Eğitimin nicelik ve niteliği ayrı mevzu. Ben bugün eğitim yılının başlaması nedeniyle biraz okumadan bahsedeceğim.
Toplumumuzda genel bir algı var okumadığımıza dair. “Bir kitaba 10 Türk düşüyor” diye zihinlerimize yerleşmiş bir yargı var. Aslında durum böyle değil. Belki 20 yıl önce bunu söylemenin bir geçerliliği vardı. Ancak rakamların müspet yönde değiştiğini ifade etmek istiyorum.
Bugün basılan kitap sayısını nüfus başına böldüğümüzde kişi başına 8 kitap düşüyor. Yani 10 Türk’e yılda bir kitap tablosu tersine dönmüş durumda; artık bir Türk’e 10 kitap düşüyor. Dünyada basılan kitap sayıları nedeniyle 11. sıradayız. 50 bine yakın başlıkta kitap basılıyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ezberletilmiş çaresizlikten kurtulmalıyız.
Bu yeni tablonun topluma yansıması için Türkiye’nin okuma haritasının yeniden çıkarılmasında fayda var. Yanılmıyorsam 5-6 yıl önce Kültür Bakanlığı Türkiye’nin okuma haritasını çıkarmıştı. O haritada çok ilginç bulgular dikkat çekiyordu. Şehirlere göre en çok okunan kitap türleri beklentilerimizin ve de bildiklerimizin ötesinde idi. Bu güzel çalışmanın yenilenmesinde büyük fayda olduğunu düşünüyorum.
Tabii kitap konusunu sadece bakanlığın inisiyatifine bırakmak haksızlık olur. Bu konuda çalışma yapan başarılı kuruluşlarımız da var. Meselâ Basın Birliği Derneği, Türkiye Basın Yayın Meslek Birliği, Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu. Buradan bu kuruluşlarımıza çağrı yapıyorum: Kitap konusunda kamuoyunu aydınlatmak okuma bilincini artırmak üzere daha fazla çalışmalar yapılmalı. Bu çağrımı bu kurumların kıymetli başkanları Münir Üstün, Tayfur Esen, Mustafa Doğru beylere eğitim ve öğretim yılının başında hatırlatmayı görev bildim. Güzel çalışmalar yapan bu kurumları yakından takip ettiğimi de belirtmek istiyorum.
Son yıllarda Kültür Bakanlığı’nın yaptığı en önemli faaliyetlerden bir tanesi de TEDA projesidir. TEDA projesiyle yüzlerce Türkçe eser onlarca dilde yayınlanma imkânı buldu. Bu projenin de genişleterek sürdürülmesi hem tanıtım hem ekonomik açıdan önemli. 60 dilde 1000’den fazla eser dünya okuyucusuyla buluştu. 10 yıl öncesine kadar üç beş yazar ideolojisi nedeniyle yurt dışında okunma imkânı bulmuştu.
YAYFED’in sitesinde 2016 rakamları açıklanmış durumda; buna göre yılın ilk 8 ayında 263 milyon kitap yayınlanmış. Bu rakam geçen yıla oranla yüzde 8 büyümeyi gösteriyor.
Genellikle nazarımıza sanayi üretimi veriliyor. Kültür ekonomisinin bir ürünü olarak kitap, sinema, televizyon gibi alanlardaki çalışmaların istatistiklerinin düzenli olarak topluma verilmesinde fayda var. Türkiye sanayiiyle, hizmetiyle, kültürüyle her alanda büyüyor.
Dünyada ilk 10 ekonomiye girmek, 500 milyarlık ihracat hedefini yakalamak için kültür ürünlerinin ihracına destek verilmeli…