Sadece Türkiye’nin değil, tüm devletlerin beka sorunu vardır. Tarih dediğimiz varlık, bunun binlerce örneğini kayıt altına almış, “ders alınsın diye” de gelecek nesillere taşıyor. Ancak Türkiye’de bazı politikacılara bunu anlatmanın imkânsız olduğunu görüyoruz…

Türkiye’yi kuşatan tehlikeyi görmeyen, görmek istemeyen; ancak Türkiye’yi yönetmek için siyaset mekanizmasını kullanan bu politikacıların ya zeka sorunu var ya da ülkemizin geleceğini tehdit eden devlet ve terör örgütleriyle birlikte çalışıyorlar.

“YPG bize saldırmaz” diyen politikacı ya YPG’nin üyesidir, ya YPG’nin sözcüsüdür, ya YPG’nin gönüllü taraftarıdır ya da geri zekalıdır!

BUNUN ADI İKTİDAR HIRSI OLAMAZ…

15 Temmuz darbe girişiminde ABD’nin taşeronluğunu yapan FETÖ elebaşısının “Haçlılar bize saldırmaz” sözü ile “YPG bize saldırmaz” sözü aynı aklın ürünüdür…

CHP, HDP, İP ve SP gibi ayrı dünyalara ait olduğu zannedilen partilerin 24 Haziran ve 31 Mart’ta yaptıkları seçim ittifakı sadece iktidara gelme arzusuyla açıklanamaz. Türkiye’nin bekasını tehdit edenler, geleceğimizi kontrol altına almak ve tarihimizi istedikleri gibi yazmak istiyorlar.

Onların bu mücadelesi beni şaşırtmıyor. Beni şaşırtan bu partilerin seçmen kitlesinin gereken tepkiyi göstermemesidir.

CHP seçmeni, PKK’nın HDP ile ittifak yapın talimatına uyan Kılıçdaroğlu’na neden tepki göstermiyor? “LBGT’lileri sevin. Onlara saygı gösterin” diyen CHP adayına destek veren SP’ye seçmeni neden tepki göstermiyor? Rahmetli Türkeş’i yargılayan darbeci hakimin oğlu olan CHP’li başkan adayının, “babamla gurur duyuyorum” dediğinde, CHP’ye destek veren İP’in milliyetçi seçmeni neden beklenen tepkiyi göstermiyor?

Partilerin bu ilkesiz duruşunu “iktidara gelmek için” politik bir strateji ve “iktidara gelme hırsı” ile açıklamak mümkün değildir.

MÜSLÜMANLAR’IN BEKA SORUNU VARDIR…

Yaşadığımız coğrafyada yakın tarihte Müslüman halka ne zulümler yapıldığını biliyoruz. Bunu yapan parti ve politikacıları da biliyoruz. İşte onların varisleri eski günlerin özlemiyle yanıp tutuşuyorlar. İslam dininin tüm emir ve değerlerini nasıl topyekûn bir saldırı altına aldıklarını hem okuduk hem yaşadık…

Bu saldırılar Müslüman halkın direnişiyle püskürtülse de tehlike geçmiş değildir. Yeni taşeronlarla, yeni taktiklerle, yeni yüzlerle, yeni numaralarla halkımızın dini değerleri tehdit altına alınmak isteniyor.

Rahmetli Erbakan hocanın temsil ettiği dini ve siyasi fikirlere “habis ur” diyenler şimdi SP’nin kapısından ayrılmıyor. SP ise onlarla işbirliği yaptığı için zevkten dört köşe!

Başörtüsünü yasaklayan, üniversite kapılarında kızların başından başörtülerini zorla çekip alan CHP zihniyeti, bugün başörtülülere rozet takıyor!

“Din zehirdir. Türkiye’den dini (İslam’ı) tamamen atabilmek için bize (CHP’ye) 30 sene daha lazım” diyen CHP’li Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun varislerinin bugün oynadığı “Müslüman halka şirin görünme” tiyatro oyununu ağzı açık, en önde izleyen SP’nin duruşu ciddi bir analize muhtaçtır!

Türkiye de Müslümanlar da bu coğrafyada tehdit altındadır. “Haçlılar iyidir. Bize bir şey yapmazlar”, “YPG, bize saldırmaz. Niye saldırsın ki” diyen terör örgütü elebaşları ve siyasi parti elebaşları Türkiye’nin de Müslümanların da dostu değildir. İçimize sızmış işbirlikçilerdir.

HİLAL İLE HAÇIN KAVGASINDA TARAFINI SEÇ

Anadolu coğrafyası ve İslam dünyası üzerinde hala hesapları, planları ve projeleri olanlarla bugün yaptığımız kavgayı, yarın çocuklarımızın da yapacağı kaçınılmaz gözüküyor. Dini, milli ve manevi değerlerimize saldıranlara karşı kazandığımız ve kazanacağımız her zafer, çocuklarımızın mücadelesine çok önemli katkılar sunacaktır.

ABD’nin İslam coğrafyası üzerinde oynadığı oyunlar, İsrail’in Ortadoğu toprakları üzerindeki hedefleri, AB ülkelerinin Anadolu toprakları için yaptığı planlar; hem Türkiye hem de Müslüman halkların bekasını tehdit etmektedir…

Bunu anlayamayan, bunu göremeyen, bunu bilmeyen parti ve kişilere devlet yönetimi emanet edilemez. “Türkiye’nin varlığını ve toprak bütünlüğünü” tehdit eden partiyle seçim ittifakı yapana belediyeler teslim edilemez. “İslam’ı Anadolu’dan söküp atma” misyonuyla kurulmuş partiyle işbirliği yapana destek verilemez.

“Hilal ile Haçın kavgasını” göremeyen işbirlikçi, hain politikacılarla yol yürümek, onlara oy vermek, onlara destek olmak; Haçın yanında saf tutup, Hilal’e kurşun sıkmaktır! Oysa Haça karşı olmak yeterli değildir. Asıl olan Hilal’in yanında durmaktır…

KÜÇÜK HESAP YAPMA, BÜYÜK HAMLE YAP…

31 Mart seçimleri yaklaşırken AK Parti seçmeninde basit, küçük, fındık kabuğunu doldurmayacak bahanelerle bir küskünler kitlesi oluşmuş durumda. “Beni neden aday yapmadın”, “Şunu neden aday yaptın”, “Bu aday benim adamım değil”, “Ahmet olmasın, Mehmet olmasın da kim olursa olsun”… gibi söylemlerle seçimde AK Parti karşısında yer almak, AK Parti’ye oy vermemek küçük hesaptır. Küçük hesap yapmak ise Müslümana ve AK Parti seçmenine yakışmaz.

Büyük hesap, Türkiye’nin ve Müslüman halkın bekasını tehdit eden CHP, HDP, İP ve SP’nin yaptığı işbirliğini sandıkta hezimete uğratmaktır…

31 Mart sonrası için ellerini ovuşturup, pusuda bekleyen iç ve dış odakları görmemek için kör olmak lazım. Oysa Müslümanın en önemli özelliği sadece gözleriyle görmek değil, aynı zamanda gönül ve vicdan gözüyle de görebilmektir.

Hakkı hakim kılma yolunda verilen mücadelede herkes imtihan oluyor. Bu yolda yanlış hamleler yapılmış olabilir, yanlış kişilere görevler verilebilir. Buna verilecek tepki yoldan ayrılıp gitmek değil, yoldan sapmadan yapılan yanlışları düzeltmeye çalışmaktır. Yoldan ayrılıp gitmek yolun değil, bizim imtihanımızdır. Kazanılan her zafer (seçim) yola güç katar. Kaybedilen her mücadele (seçim) ise yola değil; bize ve geleceğimiz olan çocuklarımızın, ülkemizin, inancımızın bekasına zarar verir…

Oynanan “oyunu” gör ve ona göre “Oy’unu” kullan!

Zaman küçük hesap yapma zamanı değil. Büyük hamle yapma zamanıdır. Müslümana yakışan küçük hesaplar yapmak değil, büyük hamleler yapmaktır!..