FETÖ’nün ordu içinde yuvalanan hücreleri aracılığıyla gerçekleştirmeye çalıştığı askeri darbe girişiminin başarısız olması ve sonrasındaki gelişmeler Türkiye’nin tek gündem maddesi.
Gelişmeler Arap ülkelerinde de yakından takip ediliyor.
Fakat Arap sokağının Moritanya’da düzenlenen Arap Birliği Zirvesi gibi kendi gündemi de var.
Novakşot’taki zirveye Arap ülkeleri liderleri pek fazla ilgi göstermedi.
Arap halklarının ise Arap Birliği’nden uzun süredir herhangi bir beklentileri yok.
Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin fiili yöneticisi Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed zirveye katılmadı.
Abdülfettah El Sisi de Novakşot’a gitmedi.
Yerine Mısır Başbakanı Şerif İsmail’i gönderdi.
Mısır diktatörünün zirveye katılmaması sebebi hakkında farklı şeyler söyleniyor.
Mısır medyasına göre Moritanya’da zirve için alınan güvenlik önlemleri yetersizdi ve Abdülfettah El Sisi’ye suikast düzenleneceği ihbarı alındı.
Fakat ortada iddiayı kanıtlayacak herhangi bir bilgi yok.
İsimleri açıklanmayan bir ülkenin ve bir cemaatin Abdülfettah El Sisi’ye Novakşot’ta suikast düzenleme planları yaptığı öne sürülüyor.
Hepsi o kadar.
Güvenlik uzmanları ise “Madem Mısır İstihbaratı’nın elinde bir ay öncesinden bilgi vardı neden gerekli önlemlerin alınması için bu bilgiyi Moritanya’yla paylaşmadı?” diye soruyor.
Genel kanı, Abdülfettah El Sisi’ye Novakşot’ta suikast planlandığı hikâyesinin güvenlik birimlerince kurgulanıp medyaya servis edildiği yönünde.
Mısır diktatörünün Novakşot’a gitmemesinin gerçek nedeni Kral Selman ve Muhammed Bin Zayed gibi destekçilerinin yokluğunda zirvenin önemini kaybetmesi.
Kahire’nin önerdiği “Ortak Arap Gücü” konusunun yeterince ciddiye alınmaması da bir diğer neden.
Tabii Arap ülkeleri içinde Moritanya’ya ikinci sınıf muamelesi yapıldığını da unutmamak lazım.
Son zirve Moritanya’da değil de Körfez ülkelerinin birinde, örneğin Suudi Arabistan’da veya Birleşik Arap Emirlikleri’nde toplansaydı Abdülfettah El Sisi de koşa koşa giderdi.
Bu arada, Türkiye’deki darbe girişiminin ardından Mısır’da yaşanan şokun etkisi hâlâ devam ediyor.
Darbe destekçileri rövanş peşinde fakat ne yapacaklarını ve ne diyeceklerini bilmez haldeler.
Kahire, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Türkiye’deki darbe girişimini kınamasına engel olmuştu.
Önceki gün de Mısırlı gazeteci ve milletvekili Mustafa Bekri öncülüğünde 336 milletvekilinin imzasıyla Mısır Parlamentosu’na “Ermeni Soykırımı”nın tanınması için tasarı sunuldu.
Tasarıda ayrıca uluslararası toplumdan soykırımı tanımayı reddeden Türkiye’ye yaptırım uygulanması talep ediliyor.
Böyle bir tiyatronun Mısır diktatörü Abdülfettah El Sisi’nin onayı olmadan oynanması imkânsız.
Tasarı oylanıp kabul edilse bile pratikte hiçbir değeri yok.
Fakat “Eremeni Soykırımı” konusunda bir İslam ülkesi parlamentosunda Türkiye aleyhinde kabul edilen ilk tasarı olarak tarihe geçecek.
Ayrıca bu tasarı Mısır’ın mevcut yönetiminin varlığında Ankara-Kahire ilişkilerinin düzelmesinin neredeyse imkânsız olduğunun göstergesi.
Abdülfettah El Sisi ve yandaşlarına verilecek en güzel cevap onları hiçbir şekilde ciddiye almamak olacak.
Mısır para birimi dolar karşısında erimeye devam ediyor.
Suudi Arabistan’ın birkaç gün içinde Mısır’a bir milyar dolar daha yardımda bulunacağı belirtilirken, uzmanlar söz konusu yardımın olumlu etkisinin bir haftayı geçmeyeceği görüşünde.
Ülke ekonomisi çökerken darbeciler “Ermeni Soykırımı” tasarısını tartışıyor.
Bu bela onlara fazlasıyla yeter…