Ramazan ayında oluşacak tüketici taleplerini fırsata çevirmek isteyen gıda teröristleri, merdiven altı üretim sürecini hızlandırdılar.
Tüketicinin satın alma gücünde yaşadığı zayıflama tam da bu gıda teröristlerinin istediği bir durum. Güvenli ürünler, doğal veya doğala yakın ürünler zamlandığı ve satın alınamayacak rakamlara ulaştığı zaman ekonomik gücü zayıf olan vatandaş ucuz ürüne yöneliyor. Ucuz ürünler de merdiven altlarında üretilip köşe bucak tezgâhlara taşınıyor.
Yani gelgeç pazarları kuruluyor. Yani mecburiyet tuzakları kuruluyor!
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken de merdiven altı terörizmiyle ilgili uyarılarda bulunuyor. Uyarılar hem üreticiye hem de tüketiciye.
Evet dostlar!
Uygunsuz koşullarda üretilen güvensiz ve sağlıksız gıdalarla iftar sonralarınızı zehir etmeye çalışan birileri var.
Gıda güvenliğinden bihaber insanlar tarafından kayıt dışı olarak üretilen sözde gıda ürünleri toplum sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaştı.
Hayatınızı, iftarınızı, Ramazan’ınızı zehir etmemek için tükettiğiniz gıdalara dikkat edin.
Dikkat derken; herkes üzerine düşen görevi yaparsa ortada tehlike kalmayacaktır.
Ekonomi yönetimi insanların satın alma gücünü artıracak hamleler yapmalı ve bu hamleler en kısa zamanda tabanda hissedilmeli.
Millî eğitim politikalarında gıda üretimi ve tüketimiyle ilgili samimi müfredat hazırlanmalı, köklü bilgiler verilmeli. Hem de ilk eğitim sürecinden itibaren... Gıda ve beslenme… Öyle senede bir kez “Yerli Malı Haftası” kutlamakla geçiştirilecek bir konu değil. Toplumu geleceğe sağlıklı hazırlamak istiyorsanız sağlıklı beslenmesi için sağlıklı bilgilerle donatacaksınız. Bunun için gıda eğitimi almış gıda mühendislerinden oluşan bir eğitim ordusu kurulmalı.
Tarım ve gıda politikalarına yön veren yöneticiler gıda üretimiyle ilgili sağlık, helal, güven gibi kavramları öncelemeli. Gıda kodeksinin yazılması ve üretim proseslerinin dizayn edilmesinde bu hassasiyetleri devreye sokmalı. İnsanımızı "açlık" gibi alçak kavramlarla korkutmaya çalışan gıda baronlarının tuzaklarına düşmemeli.
Gıdada hile hiledir; merdiven altı üretime niye itiraz ediyoruz? Gıda güvenliğinden uzak olduğu için, içeriğini oluşturan yan ürünlerin güvensiz olduğu için, üretim sürecinde hijyen koşullarının meçhul olduğu için.
İyi, güzel de janjanlı ambalajlarda tüketiciye dayatılan ve zararlı katkı maddeleriyle dolu sayısız ürünün merdiven altı üretimle ne farkı var? Öyle ürünler var ki daha büyük tehlikelere sebep olabiliyor. İşte tarım ve gıda politikalarında yeni bir yapılanmaya bu açıdan büyük ihtiyaç duyuyoruz.
İşin ticari yönetim ayağı var ki biz burada bir türlü kontrolü sağlayamadık. Reklam kuşakları resmen zehir akıyor! Toplum olarak sadece seyrediyoruz! Hatta seyretmekle kalmıyor, zamanla mankurtlaştırılıyoruz. İstedikleri kıvama geliyor, isteyenlerin istedikleri ürünleri alıyor, tüketiyoruz. Algılar, yalanlar, hileler, kandırmacalar… Toplum sağlığını korumak adına ticari yönetimin tavizsiz politikalar uygulaması gerekiyor.
Üreticilerin ahlaklı olmasını sağlamalıyız! Hem tarımsal üretimde hem de gıda endüstrisinin üretim proseslerinde insan merkezli üreticilere sahip olmalıyız. Yasaların, kodeksin açıklarına sığınarak tüketicilere zehir yediren sözde iş insanlarından toplumu kurtarmalıyız. Üreticiler şunu unutmamalı: Yasal olan her eylem helal değildir!
Son olarak da tüketici… Bilinçli tüketici olmalıyız. Eğer biz bilinçli davranırsak, şikâyet müessesesini devreye sokabiliriz, anlık sorgulama ve tepki gösterme hakkımızı kullanabiliriz, en sonunda da satın almama kozumuzu kullanabiliriz.
İşte bu kadar.
Herkes kendi evinin önünü süpürdüğü zaman ortada "kirlilik" diye bir mesele kalmıyor!
Son olarak bir konuya dikkat çekmek istiyorum…
Tarımsal girdi fiyatları yükselmeye devam ediyor. Son dönemde varlığı tartışmaya açılan TÜİK’in verilerine göre yüzde 33'e yakın bir artış var. Piyasa gerçekleri ve özel sektörün içinde bulunduğu durum bundan daha kötüdür, iyi değildir!
Bilindiği gibi enflasyon canavarını besleyen en önemli unsur gıda fiyatları ve gıdada yaşanan arz talep dengesizliğidir.
Gıda üretiminde de tarım özel bir yere sahip. Hâl böyle olunca tarımsal girdi fiyatlarını durdurmadan enflasyonla mücadelenin bir ayağı hep eksik kalacaktır.
Elan yaşadığımız da budur!