Sözcü Gazetesi, CHP’li temsilciler ve Ateizm Derneği son dönemde üst üste toplumun değerlerine saldırıyor.
Ne mi oldu?
Sözcü Gazetesi, Ayasofya’nın aslına rücu ettirilmesini yani camiye yeniden döndürülmesini “2020’nin felaketleri” kapsamında haberleştirdi.
Ateizm Derneği, yılbaşı gecesi sosyal medyada Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hedef alarak dini değerlere hakaret içeren ve aşağılayıcı bir kampanya gerçekleştirdi.
Ve gelelim kendi vatanımızda maruz kaldığımız İslam karşıtı söylemlerin siyaset ayağına;
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mevlevi ayininde Türkçe Kur’an-ı Kerim okuttu. Bununla birlikte İmamoğlu’nun yılbaşı hediyesi olarak hazırlattığı bilumum hediyelerde “Noel Bayramı Kutlu olsun” ifadesi yer aldı.
CHP’li Eski Bakan Fikri Sağlar, ucube fikirlerini televizyon ekranından aktarmaya utanmadı ve başörtülü bir hakimin adaletli davranamayacağına dönük bir “düşüncesinin” olduğunu söyledi.
TAKİYYE TARZI SİYASET YÜRÜMÜYOR
Tüm bunlara baktığımda senkronize bir şekilde Müslüman yaşam tarzına saldırı görüyorum. Hem de çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede.
Sözcü’den başlarsak marjinal, seviyesiz ve saldırgan yayınlarıyla dikkate almadığımız bu kağıttan paçavra, bu defa boyunu aştı ve “zulüm 1453’de başladı” diyen satılmışların sesi olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
Gelelim Ateizm Derneği’ne… İnançsız olmakta özgürsünüz! Fakat sizin özgürlüğünüz benim inancımın başladığı yerde biter. O nedenle, ‘haddini bilmesi gereken’ bu yazıdaki ikinci başlıksınız. Değerlerimize, kurumlarımıza, insanımıza söz söyletmeyiz, nokta.
Ve gelelim CHP’nin son dönem patlak veren skandal uygulamalarına. Türkçe Ezan travmasını anımsatan Türkçe Kur’an organizasyonu, Mersin’deki CHP’li belediyenin vatandaşın parasıyla aldığı şarapları yılbaşı hediyesi olarak dağıtması, Fikri Sağlar’ın 28 Şubat’ı hatırlatan hezeyanları; “her şey halkın oyunu alana kadar mıydı” dedirtiyor.
***
CHP’li Canan Kaftancıoğlu’nun da rahatsızlığını ifade ettiği “takiyye” tarzı siyaset artık yürümüyor. CHP dindar vatandaşın da oyunu almak için son dönemde hep “mış” gibi yaptı. Seçim öncesi dualı kabir ziyaretleri, camide Yasin okumalar, “vitrin”e koydukları sembolik az sayıda başörtülü kadınlar…
Peki ya sonra?
En ufak bir iktidar alanını yakaladıklarında tüm maske aşağı iniyor ve gerçek yüzlerini gösteriyorlar.
Seçim sonrası İBB’de AK Parti’li çalışanların tasfiyesiyle başlayan süreçte çok geçmeden Türkçe Kur’an denemesiyle bir nabız yoklaması yaptılar. Kamuoyu yoklaması da diyebiliriz.
Toplum refleks verecek mi? Tabandan nasıl bir mesaj gelecek? Ortaklardan Saadet Partisi yorum yapacak mı? Deneme çok yönlü…
Sonra gelsin türban-başörtüsü tartışmaları…
CHP zaman tünelinde gibi önce Türkçe Ezan’ın okunduğu 1932’ye sonra başörtülülerin tüm haklarının elinden alındığı 1997’ye götürdü bizi.
Ve sonra ne dediler peki? “Olur mu öyle şey? Vatandaşlarımızın haklarını sonuna kadar biz savunacağız” naraları atıldı.
Ve hatta işi daha da ileri götürüp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fikri Sağlar’ın boyunu aşan yorumuna verdiği tepki üzerine “özür dile Erdoğan” diye bir sosyal medya kampanyası bile başlatabildiler. İnsan gerçekten şaşırıyor.
Sonrasında İYİ Parti G. Başkanı Meral Akşener de bu zincire katılarak Sayın Erdoğan’a tepki ortaya koydu.
Bir dakika!
Konunun başında gündeme gelen Fikri Sağlar’a söz söylemiş miydi Akşener?
Haftalardır gündemi sarsan CHP’deki taciz-tecavüz vakalarına yorum yapmış mıydı?
Bununla birlikte yine tüm bu İslam karşıtı gelişmelere Saadet Partisi, Deva Partisi, ve Gelecek Partisi’nden ses çıktı mı?
İlke önemlidir. İlkeli olmak veya ilkesizlik siyasetçinin sicilidir.
Vatandaş unutmaz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilmek ilmek dokuduğu hak ve özgürlükler silsilesinde başörtülü kadınların hakkını teslim eden liderdir. Bugün de yine bu konunun savunucusu olarak Sayın Erdoğan’ı görüyoruz. Ve savunduğu için yine hedef tahtasına Erdoğan konuyor.
***
Cemil Meriç’in dediği gibi; Bu topraklarda Olimpos Dağı’nın çocukları, Hira Dağı’nın evlatlarını asla kabullenmeyecek.
Fakat 1453’ü zulüm, Ayasofya’nın cami oluşunu felaket bilenler şunu zihinlerine kazısınlar; Erdoğan; bu milletin kodlarında var olan güçlü potansiyelin pratiğe dönük ilk kurucu adamıdır.
Geri döndük.
Haklarımızı söke söke aldık.
Bundan sonra da YEDİRMEYİZ!