Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi, Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez koalisyonunun Yemen’e askeri müdahalesi ve İran destekli Husiler konusunda yaptığı açıklamalar sebebiyle krize yol açtı.
Henüz bakan tayin edilmeden önce katıldığı bir televizyon programında yaptığı o açıklamalarda Kardahi, Körfez koalisyonunu “saldırgan taraf” olarak nitelemiş ve Husilerin kimseye saldırmadıklarını, sadece koalisyon güçlerinin saldırılarına karşı “kendilerini savunduklarını” söylemişti.
Lübnanlı bakanın bu sözlerine başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri tepki gösterdi.
Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn Lübnan’ın diplomatik temsilcilerini dışişleri bakanlığına çağırarak nota verdi.
Körfez ülkeleri, Kardahi’nin sözlerini geri almasını ve özür dilemesi talep ediyor.
Lübnanlı bakanın göreve başlamadan birkaç hafta önce yaptığı açıklamalar zaten güçlükle kurulabilen Mikati hükümetini de zora soktu.
Lübnan Başbakanı, Kardahi’nin açıklamalarına katılmadığına söyleyerek, Yemen ve Körfez koalisyonu konusunda söylediklerinin “hükümetin görüşünü yansıtmadığını” ifade etti.
Mikati vaziyeti kurtarmaya çalışsa da Lübnan’da aslında “hükümetin görüşü” diye bir şeyden pek söz edilemeyeceği herkes tarafından biliniyor.
Onun yerine etnik ve mezhebi kotalar doğrultusunda hükümette yer alan bakanların temsil ettikleri grupların görüşleri vardır.
Nitekim Kardahi tepkiler üzerine yaptığı açıklamada geri adım atmayarak sözlerinin arkasında durdu.
Özür dilemesini gerektirecek bir yanlış yapmadığını ve Lübnan’ın çıkarlarının her şeyin üstünde olduğunu öne sürerek Lübnan’ın ülkelerin, büyükelçilerin ve hatta şahısların şantajlarının esiri kalamayacağını söyledi.
İran destekli Hizbullah örgütünün Kardahi’ye desteği de gecikmedi.
Lübnanlı bakanın açıklamalarının “onurlu ve cesurca” olduğunu öne süren örgüt, diplomatik krize sebep olan Kardahi’nin istifa etmesi gerektiği görüşüne karşı çıktı.
Körfez ülkelerinin tepkisini çeken açıklamalar Kardahi’nin ilk vukuatı değil.
Lübnanlı bakan, daha önce de Suriye devrimini eleştirmiş ve Suriye rejimini hararetle savunmuş, Lübnan’daki protesto gösterilerine karşı çıkmış ve Mısır’da Abdülfettah es-Sisi liderliğinde gerçekleştirilen askeri darbeyi desteklemişti.
Hatta Beşşar el-Esed’e arka çıkmak uğruna uzun yıllar program sunucusu olarak çalıştığı Suudi Arabistanlı medya grubu MBC’yle olan milyon riyallik sözleşmesini gözden çıkarmıştı.
Suriye rejiminin katliamlarını savunduğu için belli bir kesim haricinde kimsenin sevmediği Kardahi’ye Körfez koalisyonunun operasyonlarını desteklemeyenlerden de tepki var.
Çünkü devrim sonrası Ali Abdullah Salih yandaşları ve Arap Baharı karşıtlarıyla el ele vererek darbe yapan Husiler için Yemen’de “kendilerini savunuyorlar” demek, İran destekli örgütün ülke içinde yaşlı-çocuk demeden gerçekleştirdiği sivil katliamları gizleme çabasından başka bir şey değil.
Husilerin önceki gün İran yapımı balistik füzeyle saldırdığı Marib kentinde 12 kişi hayatını kaybetti.
Bir cami ve sivillere ait dört ev yıkıldı.
Beşşar el-Esed’in varil bombalarını görmezden gelen Lübnanlı bakan malum sebeplerle Husileri savunsa da bölge halkları gerçeklerin farkında.