Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam canlı yayında Libya’yla imzalanan anlaşmayla ilgili bir soruyu cevaplarken Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin talep etmesi halinde Türkiye’nin Libya’ya asker gönderebileceğini söyledi.
Bu sözler Arap sokağında gündeme bomba gibi düştü.
Deniz sınırı anlaşması Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi saf dışı bırakmak için yapılmak istenen oldubittiyi engellemişti.
Erdoğan’ın “Gerekirse asker göndeririz” açıklaması da bir başka oyunu bozdu.
Hem de daha tek bir asker göndermeden.
Hafter üzerine oyun kuranların planı, emekli general komutasındaki milis güçlerinin Trablus’u işgal etmesi ve Libya’da da tıpkı Mısır’daki gibi kukla bir cunta rejimi kurulmasıydı.
Planları bugüne kadar başarılı olamadı.
Erdoğan’ın önceki akşam yaptığı açıklamadan sonra artık başarılı olma ihtimalinin sıfıra düştüğünü mutlaka anlamışlardır.
Türkiye, Trablus’un işgaline ve UMH’nin devrilmesine ne pahasına olursa olsun izin vermeyeceğini gayet net bir dille ifade etti.
“Hafter konusu istiyorum ki Rusya ile münasebetlerde yeni bir Suriye doğurmasın” diyen Erdoğan’ın Libya’yla ilgili son açıklamaları aynı zamanda Putin’e de mesaj veriyor.
Ankara ve Moskova arasında son dönemde yaşanan yakınlık Rusya’nın her adımına onay vereceğimiz veya sessiz kalacağımız anlamına gelmiyor.
Erdoğan Putin’e kısaca “Libya’ya daha çok “paralı” asker gönderirsen gönderdiğin o askerler karşısında Türk askerini bulur” dedi.
UMH’ye bağlı hükümet güçleri sözcüsü Muhammed Kanunu, geçen hafta Cuma günü başkent Trablus’a yönelik geniş çaplı bir saldırı planını haber aldıklarını ve “Cuma Zaferi” adı verilen operasyonu başlamadan engellediklerini açıkladı.
Kanunu ayrıca “hayalperestler” olarak nitelediği güçlerin “çok uluslu” olduğuna işaret etti.
Hafter komutasında savaşan milisler arasında Çad’dan ve Sudan’dan gelen paralı askerler olduğu, söz konusu güçlere Fransız, Mısırlı ve BAE’li subayların destek verdiği biliniyor.
Son dönemde onlara bir de Rusya’dan getirilenler eklendi.
Ayrıca İsrailli özel kuvvet askerlerinin Hafter’in teröristlerine eğitim verdiği ortaya çıktı.
Aralık ayının sonlarına doğru veya Ocak ayının ilk yarısında Berlin’de Libya konulu geniş çaplı bir konferans planlanıyor.
Hafter’e destek veren ülkelerin şu an için öncelikli amacı, Almanya’nın ev sahipliği yapacağı ve birçok ülkenin katılacağı uluslararası konferans öncesi sahada elde edilecek kazanımlarla ellerini güçlendirmek.
Türkiye’nin Akdeniz’deki meşru haklarını korumak için Libya’yla imzaladığı anlaşma son derece stratejik bir adım.
Bu tür doğru adımları zamanında atmak da oldukça önemli.
Aksi takdirde manevra alanı daralıyor ve sorunlar büyüyor.
Türkiye’nin Libya’daki muhatabı Fayiz es-Serrac başkanlığındaki UMH hükümeti, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru hükümet.
Dolayısıyla Trablus’la yapılan işbirliğinin uluslararası hukukta yasal zemini var.
Bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve hızlı hareket edilmeli.
Aksi takdirde atı alan Üsküdar’ı geçebilir.
Örneğin, Erdoğan’ın açıklamalarının blöf olmadığını göstermek için UMH’nin talebiyle Somali’deki veya Katar’daki gibi bir askeri üs de Trablus’ta veya Mısrata’da inşa edilebilir.