Buram buram tarih kokan bir bölgenin içinde yeşeren bir restoran…
Bugün size Sultanahmet bölgesinde bulunan bir restorandan bahsedeceğim. “Matbah Restaurant” isminden de anlaşılacağı üzere adını Osmanlı saraylarında kullanılan mutfaktan almış. Sultanahmet Meydanı’nda, Ayasofya’nın hemen yanı başında, Caferağa Medresesi‘nin dibinde bulunan Matbah Restaurant ‘Ottoman Hotels‘in içinde yer almaktadır. Ve tabii ki bu kadar tarih ve Osmanlı kokan bir bölgede bulunan restoranın mutfağı da elbette “Osmanlı Saray Mutfağı” olacaktır.
İçerisi tamamen Osmanlı motifleriyle döşenmiş ve ortamda sürekli hafiften çalan bir sanat müziği. Bir tarafında yüzlerce yıllık tarihi olaylara şahitlik etmiş Topkapı Sarayı’nın tüm muhteşemliği, diğer tarafında ise görkemli edasıyla duran Sultanahmet Camii. Yani tam anlamıyla dört bir tarafı Tarihi Yarımada’nın görkemli yapılarıyla dolu enfes bir atmosferde faaliyet sürdüren bir restoranda yemek yemeyi hayal edebiliyor musunuz?
Menüsünde bulunan tüm Osmanlı mutfağının yemeklerini burada anlatmak elbette mümkün değil elbet ama 7 çeşit peynir ve yufkayla yapılmış ve balla servis edilen ‘Ballı Gemici Börek‘i burada bahsetmeden geçmek olmazdı. Tadı inanılmaz.
“Hamdım, piştim, yandım”
İşte Matbah Restaurant, 746. Şeb-i Arus münasebetiyle 7-17 Aralık 2019 tarihleri arasında Mevlevi sofrasının en seçkin örneklerinin yer aldığı Mevlevi Somadı Etkinliğinin 5.’sini düzenliyor. Osmanlı Saray Mutfak Sanatını yaşatan Matbah Restaurant özenle seçilmiş ve aslına uygun olarak hazırlanmış Mevlevi Mutfağının eşsiz ve zengin lezzetlerini içeren “Mevlevi Somadı” menüsü ile misafirlerini bekliyor. Etkinlik süresince 19.30–22.30 saatleri arasında Neyzen Murat DAĞLI’dan ney dinletisi olacaktır.
Her lokma için şükür
“Somat” yani sofra adabına büyük önem veren sufiler, Öğlen ve akşam olarak günde iki kez yemek yerler. Sofrayı Can’lar yani müritler hazırlar. Tuz, yemeklerde törensel ifade taşır. Yemek onunla başlar, onunla biter. Hazırlıklar bitince, yemeğin yenmesine gelir sıra. Kazancı Dede, kazanın kapağını açınca, Can’lar kazanı ocaktan alırlar. Kazancı Dede’nin duası ile yemek daveti duyurulur. Elleri önde bağlı duran sufiler, kapıya gelince başlarını eğerek selamlaşır ve sofraya geçerler. Şeyhin katılımı ve duası ile yemeğe başlanır. Yemek esnasında kesinlikle konuşulmaz. Mevlevilerde yemek faaliyeti adeta bir ibadet halidir; yemek yerken kendilerine nasip olan lokmalar için devamlı şükrederler. Yemeğe topluca başlandığı gibi topluca bitirilir.
Aşçıya saygı
Tasavvuf öğretisinde ‘mutfak’ çok önemli bir yer tutar. Dervişlerin eğitimlerine başladıkları yerdir. Amaç, sadece yemek pişirmeyi değil, aynı zamanda insanlığa sunulmuş olan yiyeceklere karşı saygı duymayı öğrenmektir. Mevleviler, Yüce Yaratıcı’nın sunmuş olduğu nimetleri büyük hünerle pişirdikleri ve insanların beslenmesine aracılık ettikleri için aşçılara büyük saygı gösterirler.