Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanı evlerine hapseden koronavirüs salgını doğal olarak gündemin diğer konularını da etkiliyor.
Uzun süredir çatışmalara ve krizlere şahit olan sıcak bölgelerde yaşanan sorunlara bir de virüs eklendi.
Suriye, Libya, Yemen, Filistin ve diğer birçok ülkede yaşanan gelişmelere salgının gölgesi düştü.
Yıllardır İsrail’in ve Mısır’ın abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi virüsün yayılma riskinin en az olduğu yerlerden biri gösteriliyordu.
Geçtiğimiz Cuma günü İslam dünyasında camiler kapalıyken henüz koronavirüs vakası görülmediği için Gazze Şeridi’nde camiler açıktı.
Gazzeliler Cuma namazı kılıp tüm Müslümanlar için dua etti ve doktorlar hutbede salgına karşı alınması gereken tedbirleri anlattı.
Fakat virüs ne yazık ki Gazze Şeridi’ne de ulaştı.
Önceki akşam Pakistan’dan dönen iki kişide virüs tespit edildiği açıklandı.
Söz konusu iki kişi Rafah Kapısı’ndan girişte henüz hiç kimseyle temasa geçmeden karantinaya alındıkları için Gazze Şeridi’nde hâlâ salgın tehlikesi yok.
Fakat virüs bir şekilde içeri girerse iki milyona yakın insanın abluka altında yaşadığı küçücük coğrafyada -Allah korusun- büyük bir felakete yol açabilir.
Çünkü Gazze Şeridi hastanelerinin yükü bir hayli ağır ve abluka sebebiyle epey eksikleri var.
Hamas lideri İsmail Heniyye, Gazzelilerin salgınla mücadelesine destek aramak için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri’yle görüştü.
Her iki liderin de Filistin halkına destek sözü verdiği ifade edildi.
Erdoğan ayrıca Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile de telefon görüşmesi yaparak, “Türkiye’nin Filistin’e desteğinin koronavirüsle mücadele konusunda da devam edeceğini” söyledi.
İsraillilerin ve Filistinlilerin iç içe yaşadıkları Batı Yaka’da durum daha kötü.
Filistin Sağlık Bakanlığı, cumartesi günü yaptığı açıklamada Batı Yaka’da 53 kişide koronavirüs tespit edildiğini duyurdu.
Bugün itibariyle rakam muhtemelen daha da artmıştır.
Gazze Şeridi’nin dış dünyayla bağlantısı sınırlı olduğu için salgına karşı önlem almak nispeten daha kolay.
Batı Yaka için aynı şey geçerli değil.
İsrail, salgının yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında Gazze Şeridi ve Batı Yaka’ya açılan kapıları kapatsa da Filistinliler ile İsraillileri birbirlerinden tamamen ayırması mümkün değil.
Batı Yaka’nın dört bir yanında Yahudi yerleşkeleri kurulu.
El-Halil ve Kudüs gibi kentlerde İsrailliler ve Filistinliler yan yana yaşıyor.
Batı Yaka’da ikamet edip 1948’de işgal edilen topraklarda çalışan çok sayıda Filistinli var.
İşgal güçlerinin verdiği çalışma iznine sahip işçilerin dışında yüzlerce Filistinli de Batı Yaka’dan İsrail’e giderek başta inşaat olmak üzere çeşitli işlerde kaçak olarak çalışıyor.
Daha dün sabah kaçak işçilerden onlarcası Batı Yaka’dan İsrail’e geçti.
İşgal güçlerinin bu tür geçişleri tümüyle önlemesi neredeyse imkânsız.
O işçiler Batı Yaka’dan İsrail’e olduğu gibi İsrail’den Batı Yaka’ya da virüs taşıyabilirler.
İsrail Başbakanı Netanyahu, bugünlerde salgın bahanesiyle Knesset’in kapısına kilit vurup iktidarını sürdürmenin keyfini yaşıyor.
Fakat koronavirüs Filistinlileri olduğu kadar işgalcileri ve İsrail ekonomisini de tehdit ediyor.