Konuşma terapisti bir arkadaşımdan öğrendiklerim beni oldukça şaşırttı. Bu yazıyı yazmaya karar verdiğim gün televizyonlarda “uyaran eksikliği” hakkında ve düşündüklerimi teyit eden bir haber yayınlandı. Bu yazı biraz daha önem kazanmıştı. Yaptığım küçük bir araştırmada otizmin belirtisi olarak kabul edilen “uyaran eksikliği” hakkında basındaki haberlerin fazlalığı dikkatimi çekti.
Uzman arkadaşım şunları söylemişti: “Eskiden konuşma güçlüğü çeken çocuklar genellikle işitme kaybı yaşayan çocuklardı. Fakat son zamanlarda işitme kaybı olmayan sağlıklı çocuklarda da konuşma güçlüğü yaşanıyor. Konuşma terapisi almak için sıraya giren çocukların sayısı o kadar fazlalaştı ki hepsine yetişemiyorum.” Konuşma güçlüğüne sebep olan faktörleri sorduğumda ise şu cevabı verdi: “Aileler çocuklarıyla yeterince konuşmuyor. Anne, baba ve çocukların elinde akıllı telefonlar ya da tabletler var. Çocuk ya televizyonda çizgi film izliyor ya da telefonla oynuyor. Anne baba da ya telefonuyla meşgul oluyor, ya da televizyona bakıyor. Çocuk sayısı az olan ailelerde bu problem daha ciddi boyut kazanıyor. İki yaşını geçtiği halde konuşamayan fakat bir özrü olmayan sağlıklı çocuklarla özellikle ilgilenilmesi gerekiyor. Öğretmenler eskiden öğretmenler odasında birbirleriyle sohbet ederdi. Fakat son zamanlarda öğretmenler de sohbet etmek yerine akıllı telefonlarıyla meşgul oluyor.”
Problem ciddi boyutlarda. Aile müessesimiz sinyal veriyor. Boşanma oranları artıyor. Evlenen ailelerde ise çocuk sayısı yeterli değil. Çocuklarımız imdat çığlığı gönderiyor. Durum hakikaten ciddi boyutlarda seyrediyor. İki yaşını geçtiği halde konuşamayan hatta istediğini işaretle bile söyleyemeyen çocuklarla özel olarak ilgilenilmesi gerekiyor. Çünkü okul öncesi dönemde hala konuşamayan çocuklara rastlanması üzerinde önemle durulması gereken bir konu. İlkokul çağı geldiği halde konuşma güçlüğü yaşayan çocuklarda aynı zamanda öğrenme güçlüğü de ortaya çıkacak demektir. Böylece kekemelik gibi rahatsızlıklar da ortaya çıkabileceği için problemin çözümü daha güç bir vaziyet alacaktır. Konuşma problemi yaşayan çocukların sınıf ortamında özgüvenlerinin zedelenmesi sonucunda sosyal fobiye kadar varan rahatsızlıklar gelişebilir. Bu ve benzeri olumsuz etkiler ise çocuğun bütün hayatını olumsuz yönde etkileyebilir.
Sevgili genç anneler ve babalar, lütfen ailenize dönünüz. Evinizde bedeninizle değil bütün ruhunuzla bulununuz. Evinize vardığınızda televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonları uçuş moduna alınız veya kapatınız. Bir uçak yolculuğunda uçağın düşmemesi için telefonlarımızı uçuş moduna alıyoruz. Çünkü uçağın güvenli bir şekilde uçması gerekiyor. Bir uçak, çocuğunuzdan daha mı kıymetli? Bir uçak ve içindeki kargosu dâhil satsanız tek bir çocuğunuzu satın alabilir misiniz?
Sevgili anneler ve babalar, lütfen çocuklarımızla oynayalım. Çocuklarımızla evimizde daha fazla nitelikli zaman geçirelim.Çocuklarımızı mahalle aralarında bulunan oyun odalarına mahkûm etmeyelim. Çocuklarımıza nitelikli arkadaş grupları bulalım. Okulöncesi yaşa gelen çocuklarımızı okula yazdıralım ve arkadaşlarıyla iletişim kurmalarını sağlayalım.
Genç ailelerin dikkat etmesi gereken diğer önemli bir konu da ailedeki çocuk sayısıdır. Ailede ne kadar fazla çocuk varsa o kadar fazla iletişim kanalı oluşacağı için ailedeki çocuk sayısı artırılmalıdır. Çocuk huzur, bereket ve neşe demektir.
Evimizi bir oyun bahçesine çevirelim. Çocuklarımızı teknolojik aletlere mahkûm etmeyelim. Çocuklarımızı ihmal ederek geleceğimizi kendi ellerimizle yok etmeyelim. Evimizde ninnilerimizi, türkülerimizi, masallarımızı, tekerlemelerimizi, bilmecelerimizi ve oyunlarımızı yeniden keşfedelim. Evlerimizi çocuk sesleriyle çınlayan bir cennete çevirelim. Çocuklarımızla zevk alarak ve zamanı unutarak ve gerçekten oynayalım fakat asla oynarmış gibi yapmayalım. Çünkü çocukları geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlayan anne ve babalar onlarla doyasıya oynayanlardır.