Yorucu bir seçim sürecini hep birlikte yaşadık. Yapılan seçim çalışmaların sonucunda seçmenler oylarını bugün kullanacak ve akşam saatlerinde sonuçlar açıklanacak. Hiç kimsenin beklentisi elbette yüz de yüz gerçekleşmeyecektir. İşte tam bu noktada hadisatın dilini doğru okumamız gerektiğini hatırlamalıyız.

Tabiatta geçerli olan çiftçi kanununa göre önce tarla sürülür ve ekime hazırlanır. En kaliteli tohumlar seçilir ve itinayla ekilir. Toprak sulanır ve gübre ile beslenir. Zararlı haşeratla ve tahripkâr hayvanlarla mücadele etmek için gerekli tedbirler alınır. Bundan sonra sonuç tamamen Allah’a kalmıştır. Çiftçi ne ekerse onu biçeceğini bilir fakat bunun Allah takdir ederse olabileceğinin de farkındadır. Çünkü bütün şartlar hazırlanmış olsa da harmandaki taneleri bile ambara taşımanın mümkün olmayacağını bilir. Bu gerçeğin farkında olan çiftçi sonucu sabırla bekler ve merdiven kanununa uyar. Merdivenlerden adım adım ve birer birer çıkılacağını bilir. Sabrın, üzerine düşeni yaptıktan sonra sonuca rıza ile katlanmak olduğunun farkındadır çiftçi.

Hadisatın dilini anlamak insanı rahatlatır ve mütevekkil yapar. Hadisat aynen insanların konuştuğu gibi konuşur. Hadisatın dilini anlayan insan tedbirli ve ferasetli olur. Çevremizde olup biten her şey bize ne olup bittiğini fısıldar. Bu konuşmaları anlamak için kâinatın dilini çözebilmek gerekir.

Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın arkadaşlığını bilirsiniz. Bir geminin batırılması, bir duvarın yıkılması ve bir çocuğun öldürülmesi zahiren anlamsız görünüyordu. Fakat hadisenin arkasındaki hakikat aradaki tenteneli ve ince perde aralanınca anlaşılmıştı. Hadisatın dilini Hz. Hızır’ın hikmetli sözleri çözmüştü. Hz. Musa’da gördüğü ve anladığı hakikatin arkasındaki hikmeti anlamıştı. Fakat sabır imtihanını veremeyen bir peygamber ile Hz. Hızır’ın seyahati üçüncü hadisenin ardından sona ermişti.

Olaylar bazen bize şer gibi gelebiliyor. Başımıza gelen işlerin ne anlama geldiğini bazen çözemiyoruz. Perdenin önündeki piyonların hareketlerine bakarak ümitsizliğe kapılabiliyoruz. Erzurumlu İbrahim Hakkı (ra) tefviz namesindeki hikmetli sözlerde, çözemediğimiz sırları anlamamız için nasıl bir bakış açısıyla bakmamız gerektiğini şöyle ifade ediyor:

Hak şerleri hayr eyler

Zannetme ki gayr eyler

Arif anı seyr eyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

***

Deme şu niçin şöyle

Yerindedir ol öyle

Bak sonuna seyr eyle

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

Yeni bir döneme giriyoruz. Geçmişten ders almalıyız ve geleceğe ümitle bakmalıyız. Mutlak surette kazananı ve kaybedeni olacak olan bu seçimler yolun sonu değil yeni bir başlangıç olacaktır. Allah bu milletin omuzlarına kutsal bir emanet yüklemiştir. Bu mukaddes emaneti taşırken milletimizin canına kastedecek olan tapınak şövalyeleri gibi hainler daima entrika çevirecektir. Bu topraklarda Bizans oyunları eksik olmayacaktır. Bu şartlarda geleceğe kuvvetli bir ümit besleyerek bakmaya devam etmeliyiz. Bunun için de geleceğe emin adımlarla ilerleyecek tedbirleri almalıyız.

Bu tedbirlere matuf olarak, kazanılan yerel yönetimlerde tribünlere oynamaktan ve dostlar iş başında görsün anlayışından vazgeçilerek idealist bir gönül belediyeciliği yapılmalıdır.

Şehirleşmede İslam medeniyetine uygun bir mimari hareketi başlatılmalıdır.

Eğitimde ulaşılmadık bir tek insan kalmayacak şekilde insanlara hizmet götürülmelidir.

Kapısına gidilmeyen ve gönlüne girilmeyen bir tek muhtaç aile kalmadan herkese ulaşılmalıdır.

Sosyal ve kültürel faaliyetler için davet edilenler arasında yıkıcı ve bölücü faaliyetlere destek olanlara fırsat verilmemelidir.

Asayiş temin edilerek terörü destekleyen belediyelere asla fırsat verilmemelidir.

Büyük Türkiye hedefine ulaşmak için yerel yönetimlerle merkezi yönetim birlikte çalışmalıdır.

Gençlere fırsat verilmeli ve genç yetenekler keşfedilmelidir.

Milli ve manevi değerlerimizin yaşatılmasına çalışılmalıdır.

Geleceğe ümitle bakılmalı ve şer gibi görünen sonuçlardan ders alınmalıdır.