Hemen “Fotoğraflar hiç konuşur mu?” diye itiraz etmeyin. Öyle bir konuşurlar ki. Yeter ki sizde onu duyacak yürek ve vicdan olsun. Bazen kitaplar dolusu kelimeyle anlatamadığınız şeyleri bir fotoğraf karesi anlatıverir. Ramazan Bayram’ında da öyle fotoğraf kareleri gördüm ki, kitaplar değil cilt cilt ansiklopedi yazsanız meramınızı bundan daha iyi anlatamazdınız…
Çok güzel, çok derin ve çok anlamlı kareler…
Birinci fotoğraf Siirt’ten…
Ordumuzun bir numarası bayram sabahı Siirt’in Tillo ilçesinde görüntüleniyor. Kamera ve fotoğraf makinaları Hulusi Paşa’yı camiye girerken kaydediyor. Çocuklar koşarak yanına gidiyorlar. Mahcup bir edayla Paşa’nın elini öpüyorlar. Bayram harçlığını bir zarfın içinde ellerine sıkıştırıveriyor Hulusi Paşa…
Üzerinde üniforması var. Tatil olmasına rağmen sivil giyinmemiş. Sadece seçtiği kıyafet dikkat çekmiyor. Bayram namazını kılmak için seçtiği Tillo ilçesi ile de birilerine mesaj veriyor sanki. Tillo’nun manevi iklimiyle tanındığını herkes biliyor…
Terör örgütüne karşı yurt içinde ve dışında operasyonların tam gaz sürdüğü bir bayram sabahında, silah seslerinin duyulduğu coğrafyada askeri üniformayla bayram namazına durmak kime ne mesajlar veriyor?
Bayram namazının kılınışından görüntü yok. Ama biz Hulusi Paşa’nın Mescid-i Nebevi’de Cumhurbaşkanımızın yanında kıldığı namazı hatırlıyoruz hemen…
Namazdan sonra fotoğraf makinasının deklanşörüne yeniden basılıyor. Hulusi Paşa, cami imamı ile bayramlaşmak için mihraba yürüyor. İmam bir eliyle Paşa’nın elini tutarken, diğer eliyle kolundan tutarak sarsılmaz bir kenetlenme, birliktelik karesi sunuyor fotoğrafçıya.
İmamla bayramlaşmayla bitmiyor görüntüler. Hulusi Paşa, imamın yanına durarak halkla da tek tek bayramlaşıyor…
Daha dün gibi…
“İrtica” ve “mürteci” kelimelerini sıklıkla duyduğumuz; kimi ve neyi kastettiklerini de gayet iyi bildiğimiz makamlarda oturanlar gitmiş; camide bayram namazında saf tutan, imamla ve halkla bayramlaşıp kucaklaşan yeni makam sahipleri görüyoruz. Bugünlere ne kadar şükretsek azdır…
Yüzyıldır bu fotoğraf karesi verilmesin diye direnenler kaybetti. Bu fotoğrafın verilmemesi için o kadar çok direndiler ki…
Paşa, imam ve halkla kucaklaşıp yeni bir dönem ve devrin başladığını tüm Türkiye ve dünyaya göstermiş oldular. I. Kurtuluş Savaşı’ndaki görüntüler yeniden canlanmış gibi…
40 yıldır başımıza musallat edilen terör belasına karşı, operasyon bölgesinde, tatil günü, bayram sabahı üniformayla camiye gitmek, imamla kucaklaşma, halkla bayramlaşma fotoğrafları ne kadar da çok derin ve anlamlı değil mi? Ne kadar çok şey anlatıyor…
Bu fotoğrafların bize verdiği umut ve önümüzde açtığı yolun nereye çıktığını doğru kavramak ve bu yola sahip çıkmamız gerek. Bu fotoğrafların oluşturduğu ışık bizi aydınlık yarınlara; ülkemiz ve milletimiz başta olmak üzere tüm İslam dünyasına taşıyacağı huzur ve refah çok değerli ve anlamlı olacaktır.
Bu umuda, bu ışığa sahip çıkmak için; bu fotoğraflara iyi bakıp, doğru okuyup, güçlü bir şekilde sahip çıkmalıyız. Tabii en önemlisi Hulusi Paşa’ya. Onun temsil ettiği düşünceye…
Diğer “Bayram fotoğrafımız” da bir komutana ait. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa’nın El-Bab’daki bayram namazından. Haritaların aramıza çizdiği sınırlara inat gönül coğrafyamızın sınırları içindeki El-Bab’ta caminin içinde kahraman askerlerine hitap ederken görüntülenmiş.
Yine üzerinde üniformasıyla. Yine I. Kurtuluş Savaşından bir fotoğraf gibi.
Tillo’dan Türkiye’de içindeki düşmana, El-Bab’tan da Türkiye dışındaki düşmana aynı anda koordineli ve planlı bir mesaj veriliyor. Benim aldığım en önemli mesaj şu, “ordu camiyle buluşursa; o ordu halkın ayrılmaz bir parçası olmuş ve artık o orduyu içerde ve dışarda kimse yenemez…”