Türkiye güçlenip kendi kararlarını kendisi vermeye başlayınca dostları ve düşmanları net olarak ortaya çıktı. Daha önceleri ekonomik, siyasal olarak bağımlı olduğu yıllarda politikalar “dostlar ve müttefikler” tarafından belirlendiği için her şey bu mana da güllük gülistanlık gibi görünüyor, gösteriliyordu. Gene başımız hep beladaydı çünkü biz masadaki piyonduk nerede kullanılması gerekirse orada kullanılıyorduk. Ama dost ve müttefiklerimiz bize hep başka hedefler gösteriyordu ve bizde o hedeflerle uğraşıyorduk. Mesela sürekli laiklik elden gidiyor irtica geliyordu; bundan daha büyük tehlike ne olabilirdi. Ülkeyi satmaya hazır komünistler, faşistler vardı ve bunlara karşı mutlaka önlemler alınmalıydı. Eski Türkiye’nin ana gündemi bu idi.
Peki şimdi ne değişti? Bu anlamsız, saçma ve dayatmacı gündemler ortadan kalktı. Toplum bir parça kendine geldi, devlet şöyle bir etrafına daha alıcı bir gözle bakmaya başladı. Bir dakika “Bu işlerde bir terslik var” yaklaşımı sergilenince dost ve müttefikler eyvah piyon vezir oluyor paniğiyle yeni tedbirler almayı ihmal etmediler. Pusuda beklettikleri yeni oyuncuları devreye soktular bunların başında FETÖ geliyor. Dost görünümlü uğraşılması zor bir bela. Yıllarca toplumu değerleriyle aldattılar. Zaten PKK figüranı yıllardır koz olarak ellerinde bulunuyor. İstedikleri gibi, istedikleri oranda kullanıyorlar. Emperyalist sömürgecilerin, kapitalistlerin, İslam düşmanlarının uşakları Müslüman ve Marksist bu yaman çelişkiye bakar mısınız! İçeride iyi niyetle kendi yöntemleriyle çalışan herkes bu noktada daha dikkatli olmalıdır. Toplum yararına yapılacak çalışmalar açık şeffaf, sınırlarını ve hadlerini bilecek şekilde olmalıdır. Yarın kimin karşımıza FETÖ o veya PKK olarak çıkacağını kestirmek oldukça zor olacaktır. Bu mana da bu ülkede yaşayan herkes oturup kendi muhasebesini yapmalıdır.
Uşakların da pek işe yaramayacağını anlayan emperyalistler doğrudan kendileri açık olarak devreye girmeye başladılar. Kim bunlar: Dost ve müttefik Amerika, NATO, AB, Almanya, İran, Rusya. Türkiye’nin ne kadar düşmanı varsa onları desteklediklerini açık etmekten geri durmuyorlar. Türkiye’nin düşmanlarını besliyor ve onların ağzından karalama ve kara propagandaya devam ediyorlar. Böyle giderse bunun bir sonra ki aşaması doğrudan karşı karşıya gelmektir.
Arap ülkelerinde yaşananlar sıkıntılı günlerin devam edeceğini gösteriyor. Ortadoğu’da Arap Baharı ilk önce bir yenilenmenin kendine gelmenin işareti oldu. Aslında buralarda yaşayan halkların gerçekten beklentisi de budur. Ancak emperyalistler öyle zincirlerle yöneticileri, elinde güç olanları bağlamışlar ki sonuçta eski uşaklar tasfiye oldu yeni uşaklar gelmeye başladı. Bu durum halkların işini daha da zorlaştırıyor.
Meselenin özünde medeniyetine, Müslümanlar’a ve Müslümanlığa sahip çıkan bir Türkiye’nin olduğunu görmek için daha ne kadar bekleyeceğiz ey millet! Hep beraber ülkemize sahip çıkalım. Türkiye, Türkiye’den ibaret değil. Güçlü Türkiye dünya mazlumlarının umudu olacaktır. Başka çare yok! Daha çok çalışacağız, daha dikkatli ve uyanık olacağız. Yeryüzünden fitne kalkıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz…