Türkiye’de en çok konuşulan, tartışılan ve üzerinde spekülasyon yapılan konulardan birisi de Amerika’da faaliyet gösteren Yunan, Ermeni ve Yahudi lobileridir. İşin ilgi çekici tarafı, Amerikan siyasetinde bu lobilerin faaliyetlerinin, oynamış oldukları rolün gözle görülür derecede açık olmasına rağmen yapılan tartışmalarda bunların çok gizemli bir şekilde aktarılmasıdır. Kısacası bahse konu lobiler birer gizli örgütmüş gibi takdim edilmektedir.
Hâlbuki bu insanlar vakti zamanında Amerika’ya göç etmiş, orayı yurt edinmiş ve daha sonraki yıllarda kendi aralarında örgütlenerek kendi milli meselelerine ilişkin konularda Amerikan toplumunu ve siyasetini etkilemeye çalışmışlar ve bunu da belli ölçüde başarmışlardır.
Bilhassa kendi milli devletlerinin resmi makamlarıyla kurmuş oldukları sıkı ve sürdürülebilir ilişki ağını da arkalarına alarak yürüttükleri faaliyetlerle sadece Amerikan toplumunu veya siyasetini değil, aynı zamanda uluslararası siyaseti ve toplumu da etkilemeye çalışmışlardır.
Özellikle Ermeni ve Kıbrıs meselesinin uluslararası toplumda Türkiye aleyhine sonuçlar vermesinde Ermeni ve Rum/Yunan lobisinin faaliyetleri inkâr edilemez bir boyuta ulaşmıştır. Ana yurtları dışında azınlık olarak yaşayan Ermeniler ve Yunanlılar/Rumlar, bu iki meselenin kendi tezleri ışığında kabul görmesi için yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmüşler, bu hususta milli devletlerinin politikalarına önemli katkı sağlamışlardır.
Hatta Ermeni ve Yunan/Rum lobisi birçok defa Türkiye’ye karşı ortak projeler geliştirmiş ve Ankara’nın tezlerine karşı iş birliği içerisinde hareket etmişlerdir.
Peki bu lobiler propaganda faaliyeti kapsamında neler yapmışlardır? Milli politikalarına uygun gazete, dergi, kitap, makale yayınlamışlar; sinema, dizi, belgesel çekmişler; fuar, festival, sergi düzenlemişler; gösteri, yürüyüş, eylem yapmışlar; dernek, vakıf gibi sivil toplum örgütü kurmuşlar; ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla yakın ilişkiler tesis etmişler ve son olarak farklı siyasi partilerle ilişki kurarak kendi milli meselelerinin parti politikası olması için siyasi faaliyet yürütmüşlerdir. Kısacası yediden yetmişe herkesi etkileyebilmek adına tüm yolları denemişlerdir. Görüldüğü üzere bunların hiçbiri gizli saklı ve de gizemli işler değildir.
Bu lobilerin örgütlenme ve faaliyet alanı sadece Amerika’yla sınırlı olmamıştır. Sivil toplumun beşiği sayılan Avrupa’da da Ermeni ve Yunan/Rum lobileri üst düzey etkin bir konuma sahiptir. Ermeni, Yunan ve Rum dışişleri bakanlıkları, Amerika ve Avrupa başta olmak üzere diğer diasporalarda yaşayan milli uzantılarıyla örgütsel bir ilişki içerisindedir.
Böylece Türkiye’ye karşı birlikte propaganda faaliyetlerinde bulunarak uluslararası toplumu ve siyaseti kendi tezleri doğrultusunda inşa etmeye, Türkiye’nin savunduğu tezleri de çürütmeye çalışmaktadır.
Sözün özü, Ermeni ve Rum/Yunan diplomasisi sadece uluslararası siyasal alanı değil, diasporası marifetiyle, günümüzde etkisi çok yüksek olan uluslararası sosyal alanı da kendi tezleri bağlamında şekillendirmeye azami gayret göstermektedir.
Dolayısıyla Türkiye’nin uluslararası imajının şekillenmesinde, dış politikada öne sürdüğü tezlerin kabulünde ve de Türkiye’ye yönelik baskıların ve yaptırımların biçimlenmesinde, Ermeni ve Rum/Yunan diasporasının siyasal ve sosyal alanda yürüttüğü faaliyetlerin etkisi yadsınamaz bir gerçektir.
Bu diasporalar, milli devletlerinin “milli meselelerini” yakından takip ederken acaba Türkiye’nin milli bir meselesi olan Kıbrıs konusunu takip eden etkili bir Türk diasporası var mı?