Irak Başbakanı Mustafa el-Kâzımi, önceki gün Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.
Komşu ülkenin başbakanı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gayet sıcak bir şekilde karşılandı.
Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısının en önemli maddesi hiç şüphesiz “terörle mücadele” konusuydu ve Erdoğan, “ortak düşmanlarımız” dediği üç terör örgütüyle mücadeleyi sürdürme kararı aldıklarını ifade etti.
Söz konusu örgütler PKK, DAEŞ ve FETÖ.
Irak’ın DAEŞ’e karşı ortaya koyduğu kararlılığı diğer iki örgütle mücadelede de gösterdiği söylenemez.
Bunun başlıca sebebi, PKK ve FETÖ’nün arkasında ABD ve İran gibi Bağdat üzerinde etkili ülkelerin olması.
Kandil’in bir ayağı Irak topraklarında ise diğer ayağı İran sınırları dâhilinde.
ABD’nin terör örgütüne yaptığı yatırım da biliniyor.
Bununla birlikte, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerini topraklarından söküp atmanın öncelikle kendi bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü için hayati öneme sahip olduğunu Irak’ın mutlaka anlaması gerekiyor.
Kâzımi’nin Ankara ziyareti sırasında ele alınan konulardan biri de Irak’ın adeta harabeye dönen bölgelerinin yeniden imarıydı.
Türk müteahhitlerinin bu konuda dünya çapında bir üne sahip olduğu göz önüne alınınca yeniden imar için Irak’ın işbirliği yapabileceği en uygun ülkenin Türkiye olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Irak ve Türkiye arasındaki toplam ticaret hacmi geçen yıl 15 milyar 800 milyon dolara ulaşmıştı.
Öncelikli hedef bu rakamın 20 milyar dolara çıkarılması.
Irak’ın komşuları içinde Irak halkına kaliteli ürünleri uygun fiyatlara sağlayabilecek tek ülkenin Türkiye olduğu gerçeği, hedeflenen ticaret hacmine ulaşmanın ve hatta daha da ötesine geçmenin zor olmadığını gösteriyor.
Yeter ki Bağdat Türk ürünlerine gereksiz engeller çıkarmasın.
Ayrıca Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın bir an önce tamir edilerek Kerkük petrollerinin söz konusu hat vasıtasıyla yeniden dünya piyasalarına sunulması Irak ekonomisini rahatlatacaktır.
Kâzımi’nin Ankara ziyaretinde masaya yatırılan konulardan biri de su sorunuydu.
Bağdat, Türkiye’nin Dicle ve Fırat’tan daha fazla su bırakmasını istiyor.
Türkiye aslında Irak’a yeterince su gönderiyor.
Fakat sorun şu ki, Irak’ta suyun nasıl verimli kullanılacağı bilinmiyor ve herhangi bir kuraklık ihtimaline karşı gerekli önlemler alınmıyor.
Suyun yokluğundan öte yönetimiyle ilgili ciddi sorunlar mevcut.
İklim değişikliği, yağışların yetersizliği ve benzeri sebeplerle Dicle ve Fırat’ın sularında her azalma oluşunda Türkiye’yi suçlamak ve daha fazla su bırakılmasını talep etmek çözüm değil.
O sulara Irak’ın olduğu kadar bizim de ihtiyacımız var.
Yağmur sularının tutulması, suyun bilinçli bir şekilde tüketilmesi, israfın önlenmesi ve su sorununun tamamen gündemden çıkması için Bağdat da üzerine düşeni yapmalı.
Suyun nasıl daha verimli kullanılacağı konusunda yeterli bilgileri ve altyapıları yoksa bu konuda ciddi bir birikime sahip olan Ankara’dan yardım isteyebilirler.
Türkiye’yle ilişkilerini geliştirmek Irak’ın yararına.
Kâzımi’nin açıklamaları Bağdat’ın bunun farkında olduğunu gösterse de önemli olan açıklamaların kâğıt üzerinde kalmaması.