Katar’la ilişkilerini kesen Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın, ilişkilerin yeniden normalleşmesi ve kuşatmanın kaldırılması için ileri sürdüğü 13 maddelik talep listesine Doha’nın resmi cevabı önceki gün Katar Dışişleri Bakanı Muhammed Bin Abdurrahman El Sani tarafından Kuveyt Emiri Sabah El Almed El Sabah’a teslim edildi.
Katarlı yetkililer taleplerin kabul edilemez olduğunu daha önce birkaç kez dile getirmişti.
Dolayısıyla listenin reddedildiği biliniyor.
Kuveyt Haber Ajansı, adını açıklamadığı bir güvenilir kaynağa dayandırdığı haberinde Doha’nın resmi cevabında yer alan bazı ayrıntılara yer verdi.
O haberde belirtildiğine göre Katar, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin tümünün uyması şartıyla İran ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerinin seviyesini düşürmeye hazır olduğunu söyledi.
Körfez ülkelerinden Umman’ın İran’la siyasi ve diplomatik ilişkileri son derece iyi.
Mevcut krizin baş aktörlerinden Birleşik Arap Emirlikleri’nin de Körfez’in diğer yakasıyla ticari ilişkilerinin üst düzeyde olduğu herkesin malumu.
İran ve KİK üyesi ülkeler arasındaki ticaret hacminin yüzde 80’inden fazlasını İran ve BAE arasındaki ticaret oluşturuyor.
KİK üyesi diğer ülkelerin İran’la siyasi, diplomatik, ticari ve ekonomik ilişkileri yağlı-ballı iken Katar’a “İran’la ilişkilerinin seviyesini düşür” şeklinde baskı yapmak haksızlık.
Bu nedenle Doha, “Benden istediğiniz şeyi önce siz kendiniz yapın” diyerek topu rakip sahaya atıyor.
Katar’ın cevabında ayrıca Katar topraklarında İran Devrim Muhafızları’ndan hiçbir asker olmadığı belirtilerek, Devrim Muhafızları askerlerinin ülkeden çıkarılmasıyla ilgili talebin Katar’ın imajını zedelemek için listeye eklendiğine dikkat çekiliyor.
Talep listesinin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren yanı Katar’daki Türk üssünün derhal kapatılmasını ve Katar – Türkiye arasındaki her türlü askeri işbirliğine son verilmesini isteyen madde.
Kuveyt Haber Ajansı’nın haberine göre, Doha bu talebe cevabında Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğuna işaret ettikten sonra KİK sözleşmesinde askeri üslerin kurulmasını engelleyen herhangi bir madde bulunmadığını hatırlattı.
Teröre destek verdiği meselesine gelince, Katar’ın cevabında bu konudaki suçlamaların reddedildiği ve Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü olarak kabul edilen hiçbir örgütle Katar’ın ilişkisi olmadığı ve Doha’nın terörle mücadelenin aktif bir üyesi olduğunun vurgulandığı ifade ediliyor.
Kısacası Katar, Müslüman Kardeşler’i ve Hamas’ı terör örgütü kabul eden ülkelere, “Sizin terör örgütü listeleriniz beni bağlamaz. Ben, Birleşmiş Milletler’in listesini ölçü alırım” diyor.
Katar’a kuşatma uygulayan ülkelerin dışişleri bakanları bugün Kahire’de bir araya gelerek Doha’ya yönelik yaptırımların ağırlaştırılmasını görüşecek.
Bu arada, Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Velid Bin Abdülkerim El-Hireyci, Anadolu Ajansı’na konuşmuş.
Erdoğan, Suudi Arabistan’a da Türk üssü kurulmasını önerdiklerini açıklamıştı.
Büyükelçinin bu öneriyle ilgili söylediklerine bakınca Suudi Arabistan’ın “dünyaya çekidüzen veren bir süper güç” ve ordusunun Türk ordusundan daha güçlü olduğu hissine kapılıyorsunuz.
Obama döneminde Amerika İran’dan yana tavır alınca “İran’ı bölgede dengelemek için Türkiye’yle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz” diyen sanki kendileri değildi.
Fakat daha da ilginci, El-Hireyci, Türkiye’nin Katar’daki üssüne asker gönderme işini hızlandırmasını Suudi Arabistan’ın kendisine yönelik bir tehdit olarak algıladığını söylemesi.
Katar’daki Türk üssünden Suudi Arabistan’a yönelik hiçbir saldırı söz konusu olmayacağına göre büyükelçi aslında Türkiye’nin Katar’a asker göndererek Suudi Arabistan’ın bu ülkeye yönelik askeri müdahale planını bozduğunu itiraf etmiş oluyor.