Farsça’da bir kelime… Hem ön eki ile türetilmiş. Şir, süt demek Farsça’da. Hem, aynı anlamına geliyor ve ön ek olarak kullanıldığında hemşire kelimesi ortaya çıkıyor. Aynı sütten, süttaş, kardeş, özellikle de kız kardeş anlamına geliyor hemşire. Aynı anneden süt emmiş kişilere deniliyor kısacası. Bu sözlük anlamı. Ve oldukça da anlamlı. Hele bu hafta.
Bu hafta Hemşireler Haftası. Yanlış anlamayın maddi kız kardeşlerinizin değil manevi kız kardeşlerinizin haftası. Mana boyutuyla size kardeşiniz kadar belki de daha yakın insanların haftası. Onlarla karşılaşmayan yoktur sanırım. Beşikteki bebeğinizden eşikteki anne babanıza kadar herkesle ilgilidirler çünkü. Hatta belki sizden bile daha ilgilidirler. Pek çoğumuzun sahip çıkmadığına sahip çıkar pek çoğumuzun gözden çıkardığına hayat olurlar. Çünkü onlar adı gibidirler pek çok adsızın aksine.
Kimi zaman terk edilmiş bir çocuğun anne babası, kimi zaman unutulmuş bir ihtiyarın kızı oğludurlar. Onlar hemşirelerdir. Kardeşten ve sözlüklerden öte bir anlam taşırlar. Sağlık personeli gibi mekanik, soğuk bir isim verilebilecekken hemşire denilmiştir onlara. Tam da yerinde denilmiştir. Aldıkları parayla yargılayamazsınız onları. Yaptıkları, aldıkları o paranın çok üzerinde işlerdir. Sevgi ve ilgi kaç para eder sizce? Güler yüze ne kadar verelim? Şefkat ve anlayış ne kadar eder? Her işin karşılığı kendi cinsinden olur derler. Bir hastaya kalçadan yapılan bir iğnenin karşılığı belki bir kuruştur, ama bir hastaya gösterilen ilginin, şefkatin, anlayışın, güler yüzün karşılığı para ile ölçülmez. Bunların karşılığı yine ilgi, şefkat, anlayış ve güler yüzdür. İçten bir teşekkürdür. Hemşireler işte böyle bir ücret alırlarsa “hemşire” olarak kalabilirler. Yoksa soğuk bir sağlık görevlisinden öteye gidemezler. Kıymetleri bilindiği kadar “hemşire”niz olabilirler. Yeri gelir kendi öz yakınlarınızdan bile göremediğiniz ilgi ve şefkati, hiçbir kan bağınız olmayan birinden bekleyebilmek için “hemşirelik ruhu”nu beslemeniz gerekir. O ruh ölürse hiçbir hasta iyileşmez artık, çünkü istisnasız bütün hastaların birinci ilacı ilgi ve şefkattir.
Hemşirelik iyi insanların ruhlarında cinsiyet, din ve yakınlık derecesi gözetmeksizin hep vardı aslında ama ülkemizde meslek olarak adının konulması 1900’lü yılların başına denk gelir. Trablusgarp savaşı sırasında ağır yaralanan askerlerimize yardım etmeleri için gönüllü Müslüman kadınlardan oluşan bir grup eğitime alınmış ve altı aylık bir eğitim süresi sonunda sertifika verilerek mezun edilmişlerdir. Bu hemşireler tamamen gönüllü olarak cephelerde askerlerimizin tedavisine katkı sağlamış, savaşın en alevli zamanlarında ön cephede düşmanla burun buruna hizmet verirken yüzlercesi şehit düşmüştür. Bu vatanın imarında bile hemşireler vardır yani.
Şimdilerde ülkemizde yaklaşık 150 bin civarında hemşire hizmet veriyor. Bunlar 80 milyonluk Türkiye ailesinin hemşireleri… Emekleri ve yürekleri haftalara sığmayan bu insanların kıymetini bilelim lütfen.
Değerli hemşirelerime saygılarımla…