27 yıl aradan sonra Cebrayil‘de ilk defa ezan sesi duyuldu. Hüzünlü bir ağıt gibi yükselen ehl-i beyt mektebinin ezanıydı bu. Bizim duymaya alışık olduğumuz makamlardan farklı, namaza çağırırken adeta Peygamber Efendimiz’in ehl-i beytine yapılan eziyetlere ağlayan bir ezan. Şii mescitlerinde asırlardır bu şekilde okunuyor ezan. Bir de Hz. Muhammed’in (sas) Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet ettikten sonra ilave edilen bir bölümü var, Sünni dünyadan farklı olarak: “Müminlerin Emiri Ali, Allah’ın velisidir” diyorlar.

Çeyrek asırdır bu güzel İslam beldelerinde susturulan ezanın, yeniden göklerde yankılanmasıyla tüm Müslümanlar şükür secdelerine kapıldılar. Ya İran?

HZ. ALİ’NİN SADASI

Ermenistan’ın silah yardımı alabileceği tek kapısı olan Norduz‘u, kendisiyle aynı mezhebe mensup Azeri kardeşlerini vurmak için Rus destek konvoylarının geçişine açan İran, Hz. Ali’nin bu gökleri inleten sadasından utanacak mı?

Ya Türkiye’de, Esed katilini Hz. Hüseyin’e benzetecek kadar vicdanı körelmiş Azeri din adamları, hukukçular, akademisyenler, otuz yıldır Kerbela’yı yaşayan kardeşlerinin bu figanına yine sessiz mi kalacaklar. Selahattin Özgündüz ve Hüseyin Hatemi gibi Şii-Azeri kimlikleriyle tanınan kişiler, icazetleriyle iş gördükleri İran’a tek laf edebilecekler mi?

Elbette hayır. Hatta, bir zamanlar İslami camianın yere göğe sığdıramadığı hukukçu Hatemi Bey, Ermenilere arka çıkmak ve Azerbaycan’ın haklılığına gölge düşürmek için var gücüyle çalışıyor.

Demek ki, mesele ne millet, ne de mezhepmiş. Gerçek şu ki, İran’daki molla rejimi 40 yılda çok iyi çalışmış. Yoksa, dökülen bunca Müslüman kanına rağmen hala bu rejimin bayrağını topraklarımızda sallayabilirler miydi?

Türkiye ise imtihanından nasıl da ak yüzüyle çıktı. Suriye’deki mazlumlara mezhebinden değil, mağduriyetinden dolayı sahip çıkarken; Azerbaycan Türküne de mezhebine bakmaksızın arka çıktı. Türkiye’yi Irak ve Suriye’deki tutumundan dolayı mezhepçilikle suçlayanların ise, ne mezhebi, ne de mazlumiyeti önemsemedikleri; çağdışı kalmış bir tiranlığın emir erleri olduğu tescillendi.

ERMENİSTAN’DA YOK EDİLEN İSLAM MİRASI

Ermenistan, şu 29 yıllık kısa tarihinde daima İran rejimiyle iyi ilişkiler kurdu. Biliyor musunuz, tüm Ermenistan’da tek bir cami ayakta: Revan Hanı Hüseyin Ali‘nin inşa ettiği Gök Mescit. Çünkü, onu İran rejiminin gönderdiği mollalar idare ediyor.

Oysaki tarihi İslam yurdu olan Ermenistan’ın başkenti Erivan’da (Revan) bir zamanlar 42 cami vardı. Erivan’da 19. yüzyıla kadar yüzde 20 olan Ermeni nüfusu Rusların ve İranlıların yardımıyla çoğaltılıp, Müslüman Türkler ve Kürtler sürgün edilmeseydi bu camiler şehrin İslam kimliğinin şahidi olacaklardı. Sadece Erivan mı?

Dünya Ermenilerinin başkenti Eçmiyazdin’de (ÜçMüedzin) 33, Zangezur’da 35 cami bulunmaktaydı. Bunların hiçbirisi günümüze ulaşmadı. Hepsi Ermeniler ve Sovyet Kızılordusu tarafından yok edildi.

Bugün özgürleşen tüm topraklarımızda ezan sesleri yükselirken, mezhepçiliğin, bağnazlığın, ikiyüzlülüğün, tiranlığın çöküşüne şahitlik ediyorlar…